25 Nisan 2013 Perşembe

HEPİMİZ BAŞARILI OLABİLİRİZ....

Doğan Cüceloğlu'nun en son makalelerinden biri 'Hepimiz Başarılı Olabiliriz'...........okuyun ve başarılı olabilme düşüncesini  hayata geçirme isteğini, coşkuyla sizde içinizde hissedin.
 


    Basket bir takım oyunudur, diyor Koç John Wooden, UCLA olarak bilinen Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesi basket takımının koçu. Kendisi, “bir basket için on el gerekir” sloganıyla takımını çalıştırıyor ve sürekli şu üç ilkeyi takip ediyor: 1- ‘Oyunun temellerini kavra ve uygula’ diye Türkçe’ye aktardığım ‘fundamentals,’ 2- Kondisyon (condition) ve 3- Takım ruhu (team spirit)."
UCLA üniversite yönetimi, dünyaca ünlü Bill Watson ve Kareem Abdul-Jabbar gibi iki oyuncusunun forma numaralarını onlara tahsis etmeye karar veriyor. Bu karardan sonra artık 32 ve 33 numaralı formaları onlardan başka hiç kimse giyemiyor.
Koç Wooden bu karara itiraz ediyor. Bu numaralar takımındır, şahsa ait değildir , diyor. Ama çoğunluk farklı düşündüğü için onun sözü dinlenmiyor ve 32 numarayı Bill Watson’a ve 33 numarayı Kareem Abdul-Jabbar’a (o zaman ki adıyla, Lewis Alcindor, Jr.) veriyorlar. Takımın isminin takım olarak bir anlam ifade edebilmesi için, o takımdaki numaraların takımın ruhunu ifade etmesi gerekir, diyor Wooden. “Steve Peterson 1970 ve 1971’de 32 numarayı giymiştir ve UCLA takımının şampiyonluğa yükselmesinde büyük katkıları olmuştur. Yine 1956’da takımına iyi oyunuyla büyük katkıları olan Nolan Johnson 33 numarayı giymiştir,” diye hatırlatıyor.
Bu numaralar belirli bir oyuncunun şahsına inhisar ettirilince, daha önce bu numaraları giymiş insanlara ne mesajı veriyoruz, farkında mısınız, diye soruyor Wooden. Takımın bütünlüğünü bozuyorsunuz, bu numaraları giymiş olanlara, yeteri kadar iyi değildiniz, derken, gelecekte bu takımda oynayacaklara da aslında biz bir takım değiliz, bireylerin isim yapması için takım bir bahane, mesajını veriyoruz, diyor.
Halbuki, John Wooden’ın gözünde, her bir takım oyuncusu başarılı olabilir. Onun başarı anlayışı ilginçtir ve bence üzerinde önemle durulması gereken bir felsefeyi yansıtır.
Koç John Wooden için başarı, her şeyden, önce bir iç huzurudur. Ama bu kendine özgü, özel bir iç huzurudur. Bu iç huzurunun temelinde bilmek ve inanmak yatar. Neyi bilmek, neye inanmak? Elinden gelenin en iyisini yaparak olabileceğinin en iyisi olmaya gayret etmiş olduğunu bilmek ve gerçekten bunu böyle yaptığına tüm varlığınla inanmak. Yapabileceğinin en iyisini yapmaya gayret ederek olabileceğinin en iyisi olmaya gayret ettiğine inanmak insana bir tatmin duygusu verir. Bu insan dingindir. İşte bu dinginlik başarının ta kendisidir.
Bu anlamda, der Koç Wooden, benim takımda herkes başarılıdır ve bu takımın onurlu üyeleri olmayı hak etmişlerdir. Ve ilave eder, “onları basket sayısına göre ayırt ederek ödüllendirmek, oyuncuların gayretine ve takım ruhuna ters düşer ve takımı yaralar.”
John Wooden’ın duyarlığı, değerleri ve düşünceleri sadece bir basket takımı için mi geçerli? Sağlıklı bir aile kültürünün temellerini oluşturamaz mı? Ayrıca başarının tanımının böyle yapıldığı bir okul ortamında oluşan gerçek öğrenme şevkini hayal edebiliyor musunuz?
Bu yaklaşımın toplumun ‘BİZ’ kültürünün temellerini oluşturacağına inanıyorum.
Şöhreti, mevki makamı, görevi, dili, dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun hepimiz bir ailenin, bir okulun, bir şirketin, bir toplumun takımında yer alıyoruz.
Hepimiz başarılı olabiliriz.
Doğan Cüceloğlu (21.04.2013)

1 yorum:

  1. çok severim DOĞAN CÜCELOĞLUNU ve düşüncelerini,yazılarını..

    YanıtlaSil

Hayatın kokusu

Translate