29 Mart 2013 Cuma

UNUTULMAYAN DİZİ;ASMALI KONAK



Bahar İstanbullu bürokrat bir ailenin kızıdır. New York'taki sanat eğitimini tamamlarken Seymen ile tanışır. Birbirlerine aşık olan çift evlenmek üzere Kapadokya'ya giderler. Seymen ise Kapadokya'nın gelişmiş, aynı zamanda da geleneklerine bağlı köklü bir ailesinin varisidir. Asmalı Konak denilen muhteşem bir evde ailesi ile birlikte yaşamaktadır. Bahar gelin geldiği yöreye ve Seymen'nin yöredeki saygınlığına hayran kalır.Asmalı Konak, yayınlandığı yıllarda izleyicinin tam notunu almış bir dizi......Dizideki tüm karakterlerin resimlerini tek tek eklemek istedim çünkü ;dizide başrol oyuncularına  yer verildiği kadar yan rollere  de yer verilirdi.O yüzden izleyici her karakteri ayrı ayrı sevmiştir.Unutulmayan diziler arasındadır Asmalı Konak...........Seymen rolüyle Özcan Deniz,Bahar rolüyle Nurgül Yeşilçay;iki karakterin dolu dizgin giden aşklarını seyrettik.......Bazen tutkulu bazen öfkeli bazen de ölüme teğet geçen aşklarını............ASMALI KONAK ANITI ,çekimleri yapılan Ürgüpte adına anıt dikilen tek dizidir.

26 Mart 2013 Salı

GHOST TOWN

Yakınları tarafından çok sevilen Bertram Pincus günün birinde ölür. Ama Pincus'un bu ölüm durumu sadece 7 dakika sürer. 7 dakikalık bu aradan sonra hayatına geri dönen Pincus'un artık tüm hayaletleri ve daha önce ölen herkesi görebilme gibi bir yeteneği vardır. Ancak bu yetenek ona fayda değil zarar getirmeye başlamıştır. Çünkü tüm ölüler Pincus'dan bir şeyler talep etmeye başlamıştır. Bu durum onu ölülerle hayattakiler arasında komik bir elçi haline getirmeye başlar

 

24 Mart 2013 Pazar

FORREST GUMP

Hayatın kokusundan herkese merhaba,bugün sizlerle 6 dalda oscar ödülü almış,1994 ABD yapımı,romantik komedi-dram türünde bir film paylaşmak istiyorum.Geçte olsa  dün akşam izledim bu filmi ; The Forrest Gump.........Forrest Gump annesiyle yaşayan IQ su 75 olan bir çocuktur.Bacaklarına takılı demirlerle yaşamaktadır.Bir gün Jenny ile yürürlerken birkaç erkek çocuğu onunla dalga geçer ve kovalamaya başlarlar,zor da olsa koşmaya çalışırken demirler parçalanır ve Forrest artık rahat bir şekilde koşmaktadır;tahmin ettiğinizden çok daha hızlı:)kimse ona yetişemeyecektir...........ve çocukluk arkadaşı Jenny arkasından KOŞ FORREST KOŞ DİYE bağırmaktadır.Jenny 'nin kurduğu bu cümle aslında Forrest'ın  hayatının bir özetidir...................................................................................Forrest'ın zeka seviyesi düşüktür fakat fiziksel olarak sağlıklıdır.Filmin ilerleyen bölümlerinde Forrest Gump'ın çocukluğu,büyümesi zeka seviyesine rağmen elde ettiği başarıları ,tek aşkı ,çocukluk aşkı Jenny'e ve birçok güzel sahneye şahit olacaksınız.Bir filmde bu kadar güzel anlatılır kader......dikkatle izlediğinizde küçük küçük detaylar aslında ne kadar önemli bir konuya değiniyor farkedeceksiniz.Film bir kuş tüyünün uçması,ordan oraya savrulması ve en son Forrest Gump'a ulaşmasıyla başlıyor.İyiki izledim dediğim filmler arasında The Forrest Gump.....Filmde oğluna düşkün bir anne var.Ve  zaman zaman, oğluna hayat dersleri veriyor:

  •                  Annem daima söylerdi'Hayat bir kutu çikolata gibidir,içinden ne çıkacağını asla bilemezsin'
  •                Neden ölüyorsun anne?
  • Vaktim doldu, sıram geldi,
  • Ah hayır.
  • Sakın korkma bitanem ölüm de hayatın bir parçası. HERKES KADERİNİ Mİ YAŞIYOR YOKSA BİZİ ORDAN ORAYAMI SAVURUYOR  HAYAT,BENCE İKİSİ DE.......                                                                                                  
    Forrest' in Jenny' e bir sözü;zekam geridir ama sevgi nedir bilirim.....                                                                                                                                      Forrest Gump aynı anda bir çok duyguyu yaşatıyor izleyicilerine. Usta oyuncu Tom Hanks in filmlerinden  biri olan   Forrest Gump ın yönetmenliğini Robert Zemeckis  yapmış.Senaryosu ise Eric Roth a ait

21 Mart 2013 Perşembe

ZAHİR

Merhaba herkese,paulo Coelho'nun bu kitabını okumanızı öneririm.Bu kitapla sizde içsel bir yolculuğa çıkacaksınız.............


Kitabın sayfalarını karıştırdım,gelenek bozulmadı :)içinde bir kağıt var ve  üzerinde şöyle yazıyor .1.Hatalar yaşamın bir parçasıdır ve gelişme için gereklidir.2.Mutluluk doğru kararlarla,doğru kararlar deneyimle ve deneyim yanlış kararlarla gelir....

 

'SENİ KENDİMDEN BİLE DAHA ÇOK SEVİYORUM.'BUNU SÖYLEYEBİLİRSEM KENDİMLE BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAYI SÜRDÜREBİLİRİM;ÇÜNKÜ BU AŞK BENİ REHİN ALDI.
      Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur.Esther kaçırılmışmıdır,öldürülmüşmüdür,yoksa kocasını mı terk etmiştir?Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar,Esther'in en son birlikte görüldüğü Kazak genci Mikhail'le birlikte Fransa'dan İspanya'ya,Hırvatistan'dan Orta asya steplerine uzanan bir yolculukta bulur kendini.Bu büyülü yolculuk giderek bir 'iç yolculuğa'dönüşecek,yazar,yazgının gücü ve aşkın doğasını yeniden keşfedecek,yaşamına yeni değerler biçecektir.ZAHİR'İ OKUDUĞUNUZDA KADER,ÜN VE EVLİLİK HAKKINDA YENİDEN DÜŞÜNMEYE BAŞLAYACAKSINIZ.

Romandan bir paragraf:Gökyüzüne bazı sorular soruyorum,çocukken anneme sorduklarımla aynı soruları:
            Neden bazı insanları severiz ve diğerlerinden nefret ederiz?
            Öldükten sonra nereye gidiyoruz?
            Sonunda öleceksek neden doğuyoruz?
            Tanrı ne demek?

20 Mart 2013 Çarşamba

AYÇA KAYA'DAN KABAKLI YUFKA BÖREĞİ

Herkese merhaba,güneş yüzünü iyice göstermeye başladı ve herkesi zayıflama telaşı aldı....sabah trt1 de iyi fikir programının sunucusu Esra Harmanda ve her çarşamba konuğu olan iç hastalıkları uzmanı Ayça Kaya hanımı izleyince ;bu telaşın çok yersiz olduğunu gördüm.Yemek yemeyi bilmemiz gerektiğini ,kendimizi yıpratmadan yorucu diyetlerle bünyemizi sıkıntıya sokmadan nasıl zayıflayabileceğimizi anlattı.Kilo aldırmayan tarifleride bir ayrı güzel;sebzeli yufka böreği tarifi harıkaydı .Biz bir börek için  4-5 yufka kullanıyoruz,yarım yufka isterseniz bu bir yufka da olabilir.Sonuç besleyici,kilo aldırmayan,gönül rahatlığıyla yiyebileceğiniz bir börek.
                                 3 kabak rendesi(suyu sıkılmış)
                                 maydonoz,dereotu[kıyılmış ,miktar isteğe bağlı)
                                 3 yumurta
                                  peynir(tatlandırmak için)
                                  1 yufka(yufkaları ufak parçalar haline getirin)
                                  kırmızı biber,karabiber,1 yemek kaşığı zeytinyağı
  Bütün malzemeyi karıştırıp,yağlı kağıt serili bir borcama dökün,200'de pişirin.ve böreğinizi artık hep böyle yapın,kilo vermenize bir katkıda bu börekten olsun.Afiyet olsun.
                                  
                                

 

18 Mart 2013 Pazartesi

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ

ÇANAKKALE ZAFERİ, SADECE TÜRK MİLLETİ İÇİN DEĞİL BÜTÜN İNSANLIK İÇİN ÖNEMLİ BİR ZAFERDİR.BAŞTA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARI OLMAK ÜZERE BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYORUM.Çanakkale Savaşı, 1.dünya savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında gelibolu yarımadasında Osmanlı imparatorluğu ile itilaf devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Savaş sonucundan iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiğı 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, İmparatorluk'un eninde sonunda Almanya'nın ana gücü oluşturduğu İttifak devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.
Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchıll, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquıt 'evermiştir. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı ilk saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vaz geçilmek zorunda kalındı.
Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi  olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi  olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

16 Mart 2013 Cumartesi

YOLDA ÜÇ KİŞİ VE HATIRLANAN HİSLER....

'Yakup,Leyla ve Halil yollarında gidiyorlardı.Onları düşsel bir kavşakta ben buluşturdum.Yol arkadaşlığı yapan bir üçlüden çok yazgıları kesişmiş üç kişi gibi geldiler bana.Tanıdığım insanlardı hepsi;içlerinde benden ve sevdiklerimden parçalar vardı.İyi anlaşacaklarını umuyordum başlangıçta;ne varki onları oluşturan çizgiler netleştikçe,umduğum gibi geçimli olamayacaklarını anlamak zorunda kaldım.(...)Onların yola bakışlarına,beklentilerine ya da hüzünlerine göre değişiyordu her şey.O zaman da yürüdükleri yol aynı olmaktan çıkıyor,üçü için üç ayrı gerçeğe dönüşüyordu.Attıkları her adım onları yalnızca geçmişlerinden değil,birbirlerinden de uzaklaştırıyordu böylece.Zamanla bunun zaten tüm yollar için geçerli olduğunu,iki kişinin aynı yoldan yürümesinin olanaksızlığını da öğrendim.Yol imgesinin  her daim taze kalmasının asıl nedeni buydu demekki.'

 Merhaba hayatın kokusu takipçileri,Tuna Kiremitçi'nin Yolda Üç Kişi romanını 18.07.2005 yılında okumuşum.....yıllar nasıl da geçmiş,sizler yaparmısınız bilmem ama bir roman aldığımda  hemen ilk sayfasına aldığım günün tarihini ve adımı yazarım...alışkanlık olmuş.Aileden kalma bir üslup bu.İlk sayfasına  yine mor renkte pastel boya ile iki çiçek çizmişim..bunlar bile birçok şeyi hatırlatmaya yetiyor.Arka kapak yazısına bakarken,yine boş olan en son sayfasına bir yazı yazılmış;Canım kardeşim,
                Hayatta hep mutlu ol,
                Günlerin hep huzurlu geçsin,
                Her geçen günün bir öncekinden çok daha güzel olsun.
                                                                                              Ömrünü mutluluklarla ve sevgi dolu kahkahalarla geçirmen dileğiyle.
                                                                                                                             Gurbet ablan Zeynep:)

İzmir de geçirdiğim  bir tatilde aldığım romanın sayfalarından dökülen haylaz günler ,tasasız hisler................

Romandan  bir paragraf
                         Eski filmlerde kadınların caddelerde ağlayarak yürüdüğü sahneler vardır.Hollywood yüzünden bir klişeye dönüşmeden önce sinema sanatının en güzel sahneleri hep onların arasından çıkmıştır.Erkeklerin düşlerini süsleyen pek çok kadın oyuncu en az bir kez geniş bir caddede ağlayarak yürümenin tadına varmıştır. Özellikle gece çekildiğinde,filmin geri kalanını gölgede bırakacak bir şiirsellik kazanır sahne.Üçlü bir aşktır bu;gece kadının gözyaşlarını öper,cadde gecenin derinliklerine akar,kadının ağzında caddenin erkekliği vardır.Kandilli iskelesi'ne doğru hızlı hızlı,gözpınarlarını durdurmaya çalışarak yürüyen Leyla'ysa otuz sekiz yaşında bir kadın.Bir işi,bir çocuğu ve elinde  sıkı sıkı tuttuğu bir mektubu var.Yaşama ilişkin gölgeler iki yanından belirsiz bir biçimlerde akıp gidiyor ve doğup büyüdüğü kentte kendisini bir yabancı,yurdundan uzak bir gezgin gibi hissediyor şimdi.....
                        



Hayatın kokusu

Translate