Metrobüs'te gidiyordum. Önümdeki koltukta beş altı yaşlarında bir 
oğlan çocuğu ile kıyafetinden köyden gelmiş olabileceğini düşündüğüm 
annesi oturuyorlardı.
Çocukla annesi ara ara bir şeyler konuşuyorlardı. Daha çok 
susuyorlardı. Gene uzun bir suskunluktan sonra, çocuk yüksek sesle 
“anneeeee, babam dün gece rüyama geldiiiii, ölmemiş!” dedi. Anne sustu, 
ama oğluna baktı. Oğlan devam etti; “bana dedi ki oğlum ölmedim, kalbim 
çok sancıyor, ağrıyor bir şey söyle de onu yapayım, ölmeyeyim, dedi. Bir
 şey diyemedim anne, ne deseydim?” Anne çocuğuna “sus, tamam” dedi ve 
yüzünü ileriye çevirdi... Çocuk “ne deseydim anne?” diye üsteledi. Anne 
“sus bak, şöför amca kızıyor” dedi. Çocuk ileriye baktı ama -metrobüs 
çok uzun olduğundan- şoför moför göremedi. “Şoför nerede?” dedi. Sen 
göremezsin, bana söyledi, dedi anne ve gene sustular. Son durağa kadar 
bir daha da konuşmadılar.
İçim
 cız etti. Babasının kaybını yaşayan bir küçük çocuk, konuşmak, 
paylaşmak ve anlamak istiyor... Kocasının kaybını yaşayan, oğluyla 
dünyada kalmış bir anne ne diyeceğini, nasıl diyeceğini bilemiyor... 
Belki eve gidince anne “şimdi anlat bakayım şu rüyanı” demiştir.
• Babam geldi, kalbini tutuyordu, oğlum, ölmedim kalbim çok sancıyor,
 ağrıyor, bir şey söyle de onu yapayım, ölmeyeyim dedi. Ne deseydim 
anne?
• Babanı rüyanda gördün ha, benim aslan oğlum. Peki sen ona ne dedin?
• Bilemedim işte anne, sana soruyorum.
• Hadi gel beraber düşünelim. Ben de şimdi ilk an bilemedim. Zor bir rüyaymış. Önce rüyalar nedir, bilmek ister misin?
• Heee anne.
• Yaşamımız içinde başımıza bir dolu olay geliyor ya... İşlerimizi 
yaparken, sokakta, okulda bir çok insanla karşılaşıyoruz, konuşuyoruz 
ya... işte onlardan bazıları bizi derinden etkilerler. Biz bazen bu 
etkileri hemen hissedemeyebiliriz. Ama içimiz hisseder, etkilenir. İşte 
onların bir kısmını gece uykumuzda rüyalarımızda görürüz. Rüyalar gerçek
 değildir amma gerçek olaylardan etkilenebilirler. Rüya neymiş anladın 
mı?
• Hani geçen bana oyuncak almamıştın ya, ben o oyuncağı sonra rüyamda
 görmüştüm, ağaçtaydı ben de ona ulaşamıyordum. Onun gibi mi?
• Hah, affferin benim aslan oğluma... Şimdi biz babanı geçen hafta kaybettik ya... Sen babanı çok seviyordun di mi?
• Evet anne...
• Baban da seni çoook seviyordu. Ama bizim bilemediğimiz bir düzen 
var dünyada, bazen insanlar sağlıklarına dikkat etmediklerinden bazen de
 ecel dediğimiz şeyden dolayı göçüp gidiyorlar. Ama nereye biliyor 
musun?
• Nereye anne?
• Çook uzaklara gidiyorlar, bu dünyanın ötesinde başka bir dünya daha
 var. Oraya gidiyorlar. Oraya en güzel gidiş çoook uzun yıllar ve 
sağlıklı biçimde yaşamış olarak gitmek. Ama baban biraz erken gitti. 
Onun için o da çok üzgündür şimdi. Seni bıraktı burada ya, sana artık 
dokunamayacak, sarılamayacak ya... Sanırım onun için üzülmüş gelmiş, 
kalbim ağrıyor, diyerek senden yardım istiyor. Aslında sana demek 
istiyor ki; “oğlum, benim kalbim çok ağrıyor, seni de anneni de çok 
özledim, arada ben senin rüyana geldiğinde bana beni sevdiğimi söyle, 
ben de sana seni sevdiğimi söyleyeyim, sarılalım, sen bana ben sana 
sarılayım biraz hasret giderelim. Anneni de yalnız bırakma, onun için de
 çok üzülüyorum ona artık sen destek olacaksın” demek istiyor. Şimdi 
anladın mı, onu bir daha rüyanda gördüğünde ne demen gerekiyormuş?
• Anladım anne.
• Ne diyecekmiş peki benim aslan oğlum bir daha babasını görünce?
• Baba, diycem, üzülme, kalbin de acımasın, ben seni çok seviyorum, 
annemi de seviyorum. Anneme de iyi bakıcam, sarılalım mı baba, diycem.
• Aslan oğlum benim...
• Anne babamı ziyarete gidelim mi?
• Nasıl gideceğiz peki? O öbür dünyada...
• E işte biz de ölelim işte...
• Haaa, onu diyorsun. Yok o öyle olmuyor. Bize bu canı Allah verdi, 
ne zaman alacağını da o biliyor... Bize düşen görev, bu dünyada en iyi 
biçimde yaşamak ve hem kendimize hem çevremize iyilik yapmak... Bunu 
yapmadan gitmek doğru olmaz. Şimdi biz öyle güzel yaşayacağız ki, sen de
 ben de çok mutlu olacağız. Bu mutluluğun içinde babana da çok teşekkür 
edeceğiz ve onun da orada mutlu olmasını sağlayacağız. Ama bak yarın ne 
yapcağız, birlikte babanın mezarına gideceğiz. O bizi oradan da -aslında
 istesek buradan da- duyar. Ona söylemek istediklerimizi orada 
söyleyeceğiz. Onunla konuşmalarımızı içimizden geçirsek o bizi 
duyabilir. Öyle yapacağız, anlaştık mı?
• Tamam anne? Anne, sen de görüyor musun babamı rüyanda?
• Haaa bak ben de dün akşam gördüm sana onu anlatacaktım da, otobüs 
çok kalabalık ya, tanımadığımız insanlar bizim özel hayatımızdan belki 
rahatsız olurlar diye orada seni susturmuştum, evimizde rahat rahat 
konuşuruz, hem ben de sana benim rüyamı anlatırım diye istemiştim.
• Ne yapıyordu babam? Kalbi acıyor muydu?
• Ben de işte onu anlatacaktım. Bana dedi ki dün oğlumun rüyasına 
girdim, sana da geldim ki sen de şaşırmayasın. Bak hanım, dedi. Ben seni
 de oğlumu da çok seviyorum. Ne yazık ki erken ayrılmak zorunda kaldım 
aranızdan. Size şunları demek istedim, diyemeden gittim, bari rüyalarda 
diyeyim. İkiniz de benim için çok önemlisiniz, oğluma de ki onun çok iyi
 bir insan olması, kendine çok iyi bakması benim kalbime çok iyi 
gelecek. O iyi yaşadıkça benim de kalbim çok iyi olacak, burada çok 
mutlu olacağım. Ben biliyorum yıllar sonra siz de buraya geleceksiniz 
tekrar birlikte olacağız. Bunu biliyorum. Siz o dünyada dilediğiniz 
gibi, birlikte güzel güzel yaşayın benim kalbime bu çok iyi gelir. Ben 
oğlumun rüyasına daha sonra bir daha girdiğimde bana bunları söylesin, 
dedi.
• Niye ağlıyorsun anne?
• Neden ağlamayayım oğlum, bir kere babanı özledim, ondan ağlıyorum. 
Bir de baban bizi ne kadar seviyormuş onu öğrendim, ondan duygulandım. 
Ondan işte. Hadi artık yatalım mı, belki baban rüyamıza gelir gene...
• Her akşam gelsin anne...
• Bakalım oğlum, Gel bir sarılayım sana bakayım... Biz oğlumla çoook 
uzun yıllar birlikte yaşıycaaaaz, oğlum büyüyceeek kocaman olacaaaak, 
aslan oğlum benim.
Nurdoğan Arkış (23.05.2012)