İsmini saklı tuttuğum çalışan bir anneden mektup aldım. Çağımızın önemli bir sorununu kendi yaşamından örnek vererek sorgulamama yol açtı. Bu mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum. Siz ya da tanıdığınız bir yakınınız aynı durumda olabilir.
Sevgili Doğan Bey,
Biri 5,5 diğeri 2,5 yaşında iki erkek çocuk annesiyim. Çalışmak beni hayatta önemli hissettiren bir meşgale, ancak çalıştığım zaman kendimi önemli hissediyorum. Bunda geçmişimin ve ayrı anne babanın çocuğu olarak büyümemin etkisi çok sanırım; bu ayrı ve uzun bir mevzuu.. Sizinle paylaşmak istediğim ülkemde çalışan ve çocuklu bir anne olmanın ne kadar zor olduğu.
Çalışan çocuklu anne olmanın benim yaşamımda en önemli zorluğu diğer kadınların, özellikle çalışmayan kadınların, beni eleştirmesi oldu. Zaten içten içe çekiştiğim bir vicdanım varken ve onu bastırmaya çalışırken, çalışmayan annelerin beni dolaylı olarak kötü anne olarak eleştirmeleri ve motivasyonumu bozmaları dayanamayacağım bir yük gibi geliyor.
Ben her iki oğlumda 9 aylık olduğunda çalışma hayatıma geri döndüm. İnanın iş-çocuklar ev işleri hiç bir şey beni etrafımdan en yakın tanıdıklarımın desteksizliği ve eleştirileri kadar yormadı. En zor günlerimi inatla atlattım. Ancak o kadar çok inat edip içime attım ki artık bu durum işime ve psikolojime yansıdı. Kendimi yeteri kadar başarılı göremez, her şeyi yarım yarım yaptığımı düşünür hale geldim. Çalıştığım şirkette üst yönetimde olduğumdan artık iş yerimdeki problemleri de büyütüp kafaya takan ve sıkıntı yapan bir insan oldum.
Bu sebeple en sonunda bir ay önce yönetimle konuşarak, halledebileceğim bir mevzuyu istifa ederek çözüp, işyerimden ayrıldım. Çalışan anne (çocukları ile yeterince ilgilenmeyen anne) olma durumu beni o kadar çok yordu ki, kendimi anne olma (çalışmayan kadınlara göre gerçek anne) olma durumunu kabullenmiş olarak evimde buluyorum.
Sizin bir televizyon programınızda bahsettiğiniz gibi kadınlarımız o kadar kendine güvensiz ki bu güvensizliği iyi anne olma adı altında çocuklarının üzerinde göstermeye çalışarak kamufle etme çabasında. Maalesef bu yüzden ülkemizde çalışan başarılı anne sayısı çok az, bunu başaran kadınlarında gerçekten çok çok büyük destek ve takdire ihtiyacı var. Bu konuyu da bir başka televizyon programınızda işlerseniz çok memnun olurum.
Saygılarımla,
İsim Soyadı
İsim Soyadı
Mektubu okudunuz. Bir yanda çocuğun anneye sahip olma hakkı, diğer yanda meslek sahibi üretken bir insan olan meslek sahibi kadının mesleğinde çalışma hakkı var. Her ikisi de kendi gereksinmelerinin karşılandığı, kazançlı çıktığı bir ilişki içinde nasıl olabilir?
Geçenlerde bir seminerde konuşurken ağzımdan şu cümle çıktı sonra bu cümleye sahip çıktım ve çok benimsedim:
Bir toplumun bilgeliği çocuklarına verdiği değer kadardır.
Çocuklarına değer veren bir toplumun anneleri çalışmaz mı? Annenin çalışmayan bir anne olması gereği var mı? Bir insan olarak hakkının yendiğini düşündüğü bir toplumsal ortamda anne gerçekten sağlıklı ve iyi bir anne olabilir mi?
Çocuklarına değer veren bilge bir toplumda anne ile çocuk arasında yer alması gereken ilişkide;
- Ailenin diğer üyelerine düşen sorumluluklar var mı?
- Komşulara, tanıdık bildiklere, yakın arkadaşlara düşen sorumluluklar var mı?
- Şirketlere düşen sorumluluklar var mı?
- Topluma ve toplumun organize olmuş bilincini temsil eden devlete düşen sorumluluklar var mı?
- Tüm dünya sermayelerine ve dünya devletlerine düşen sorumluluklar var mı?
Evet, var, diyorsanız, bu sorumluluklar nelerdir?
Hayır, yok, diyorsanız, niçin yok?
Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim. Bunun için iletişim formunu kullanabilirsiniz.
Doğan Cüceloğlu (06.05.2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder