26 Temmuz 2013 Cuma

PONÇİK POĞAÇA

malzemeler:5 tane yumurta (3 yumurta sarısını üzeri için ayırın.)
                    2 su bardağı sıvı yağ(tarif böyle ama ben 1,5 bardak yağ ekledim)
                    2 su bardağı ılık süt
                    Yarım su bardağı ılık su
                     2 paket yaş maya
                     2 yemek kaşığı tuz(fazla gelebilir ilk önce ama tadı güzel oldu bu ölçüyle)
  
                     3 yemek kaşığı toz şeker(miktar isteğe bağlı)
                     Aldığı kadar un....
Tüm malzemeyi yoğurun un hariç,daha sonra azar azar unu ilave ederek yoğurmaya devam edin.kulak memesi kıvamına gelen ,ele birazcık yapışan hamurumuzu dinlendirin yarım saat kadar. (fazla kıvamlı bir hamur olursa daha sert olacaktır ,yumuşak poğaçalar için ele yapışması önemli)İster sade ister iç malzemesini koyup yuvarlayın.yumurta sarısını sürün ,susam yada çörek otu serpin.(elinizi yağa batırırsanız daha rahat şekil verirsiniz.)Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.Afiyet olsun.

5 Temmuz 2013 Cuma

BUGÜN VİZYONA GİREN FİLMLER...

Acil AramaJordan, 911 Acil yardım hattında santral görevlisi olarak çalışan bir kadındır. Bir gün merkezi arayan genç bir kız sesi evine zorla giren biri olduğunu ve hayatının tehlikede olduğunu söyler. Jordan ekipler evi tespit edip, kızı kurtarıncaya kadar, telefonda katili oyalamaya ve ikan etmeye çalışan Jordan başarısız olur. Genç kız ölür; dahası birbirini takip eden olayların bir seri katil işi olduğu ortaya çıkar. Bu arada Jordan'ın psikolojisi de altüst olmuştur.
Acil AramaAcil AramaAcil AramaAcil AramaNicolas Winding Refn ve Ryan Gosling'in Drive filminden sonraki yeni projeleri olan Only God Forgives, aksiyon ve şiddet dolu bir intikam hikayesi olarak niteleniyor. Polis katili bir uyuşturucu satıcısının kardeşinin intikamını almak için hayatını tehlikeye attığı filmin senaryosu yine yönetmen Refn'e ait.Asıl adı John Reid olan Lone Ranger lakaplı bir kovboyun, Kızılderili ruhani yardımcısı Tonto ile haksızlıklara karşı verdiği mücadeleyi anlatan ünlü TV dizisinin sinema versiyonuyla beyaz perdeye aktarılıyor. Yapımcılığını Jerry Bruckheimer ve yönetmenliğini Gore Verbinski'nin yaptığı filmin baş rollerini ise Johnny Depp, Armie Hammer ve Tom Wilkinson paylaşıyorMaskeli SüvariMaskeli SüvariJulie Delpy’nin bağımsız romantik komedisi Paris’te 2 Gün’de Marion ve Jack, ilişkilerini canlandırmak için iki günlüğüne Paris’e gidiyorlardı. Bu 2007’deydi. Yıllar sonra, günümüzde, Marion ile Jack ayrılmıştır. Marion, New York’ta Mingus’la mutlu mesut (hatta biraz fazla mesut), kedileri ve önceki beraberliklerinden çocuklarıyla yaşamaktadır. Ne var ki, Marion’un (Delpy’nin gerçek babasının canlandırdığı) fazla neşeli babası, her daim azgın kız kardeşi ve onun rezil erkek arkadaşı aniden ziyarete gelir. Marion’la Mingus’un ilişkileri iki gün boyunca akıl almaz sınavlardan geçecektir, çünkü bu üç Fransızın ırkçı yaklaşımları, cinsellik konusundaki rahatlıkları sınır tanımamaktadır.5 TEMMUZDA VİZYONA GİRİYOR.


Kaynak:sinemalar.com.

17 Haziran 2013 Pazartesi

PANDİSPANYA TARİFİ VE PAPATYA PASTAM

KLASİK SADE PANDİSPANYA
Malzemeler:

4 Adet Yumurta
4 Türk Kahvesi Fincanı Toz Şeker
4 Türk Kahvesi Fincanı Un
2 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
3 Yemek Kaşığı Kaynar Su
1 Paket Kabartma Tozu


1 Paket Vanilya
Yumurta aklarını cam bir kasede krem şanti kıvamına gelinceye kadar çırpın.
Şekerin yarısını ekleyin ve şeker eriyinceye kadar çırpın.
Ayrı bir kasede yumurta sarılarını, kalan şeker ve kaynar su ile şeker eriyinceye kadar yaklaşık 6-7 dk. çırpın.
Şeker eriyince yağı ekleyin ve çok az çırpın.
Toz malzemeleri birlikte eleyin, yumurta akları ve sarıları ile birleştirerek çok az daha çırpın. (bu aşamada mikser yerine çırpma teli yada tahta kaşık kullanırsanız daha iyi olur)
Yağlanmış ve unlanmış kalıba dökerek, önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 40-45 dk. batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar pişirin.


         Hazırladığınız krema ile pastamızı kaplayalım ve pastamıza son şeklini şeker hamurumuzla verelim......isteğinize kalmış,afiyet olsun...
 


28 Mayıs 2013 Salı

VİZYONDAKİ FİLMLER

Hızlı ve Öfkeli: Rio Soygunu’nun dünya çapındaki gişe başarısının üstüne inşa edilen, aksiyonu, akrobasiyi ve hikayeyi daha da yükseklere çıkaran ‘Hızlı ve Öfkeli 6’ filmiyle yönetmen Justin Lin dördüncü kez kamera arkasına geçiyor. Kendisine, yapımcı Clayton Towsend’in  seriye yeniden katılmasını memnuniyetle karşılayan tecrübeli yapımcılar Neal H. Moritz ve Van Diesel da destek veriyor.Vizyon tarihi,24 mayıs.Türü,aksiyon,macera,suç...

Hızlı ve Öfkeli 6Hızlı ve Öfkeli 6Hızlı ve Öfkeli 6
  Gizlice sınıf arkadaşlarından birinin evine giren 16 yaşında bir erkek çocuğu, Fransızca dersinde yazdığı kompozisyonlarda bu olaydan bahseder. Fransızca öğretmeniyse öğrencisini çok yetenekli bulduğu için bu kompozisyonları okumanın tadını çıkarırken bu olaydan kimseye bahsetmez. Ama bu durum başlarına dert açacaktır. Filmin yönetmenliğini François Ozon yaparken başrollerini ise Fabrice Luchini, Ernst Umhauer ve Kristin Scott paylaşıyor.Vizyon tarihi,24 mayıs ,türü,gerilim,gizem...
İda sıradan bir hayat süren bir kuafördür. Kanser olduğunu öğrenince tedaviye başlar ve tedavi sırasında saçlarını kaybetmesi  kocası tarafından aldatıldığını öğrenmesi onu çok sarsar. Kızının düğünü için yaptığı İtalya yolculuğunda dul bir adamla tanışır. Filmin baş rollerini Pierce Brosnan, Kim Bodnia ve Trine Dyrholm paylaşıyor.Birlikte. Ayrı. Her zaman. Aşık. Sonsuza kadar. Sıradışı bir romantik komedi olan Vazgeçmem Senden, ayrılmalarına rağmen ayrı kalamayan bir çiftin hikayesini anlatıyor. Celeste ve Jesse okuldayken tanışmışlar ve önce en yakın arkadaşlarken sonra kendilerini aşkın kollarına atarak genç yaşta evlenmişlerdir.  Fakat bir gün boşanma kararı alırlar. Buna rağmen her anlarını birlikte geçirmeye ve hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlık etmeye devam ederler. Bu olay çevrelerindekilere ne kadar garip gelse ve alay konusu olsa da Celeste ve Jesse bu komik durumdan gayet memnundur. Ta ki bir gün birisi için aşk kapıyı yeniden çalıncaya kadar.Vizyon tarihi,24 mayıs,dram ,komedi,romantik türünde  bir film...
Sıradışı bir romantik komediGerçeküstü ve şiirsel bu hikayede, idealist ve mucit bir genç olan Colin, Chloé adında Duke Ellington'ın Blues'larından birinin dünyaya gelmiş haline benzeyen genç bir kadınla tanışır. Bir aşk hikayesi olan evlilikleri Chloé'nin ilginç bir hastalığa yakalanması ve ciğerlerinde büyüyen zambak çiçeğiyle hüzüne dönüşür. Fantastik bir Paris'te Colin ise gitgide daha absürd işlerde çalışarak Chloé'yi iyileştirmeye çalışır.Pakistan'lı bir adam Wall Street'te başarıyı yakalamanın peşinde koşmaktadır. Kendini beklenmedik bir şekilde Amerikan Rüyası'nın bir düşmanlık krizinin ve ailesinin sürekli çağrısının arasında sıkışmış bulur. Wall Street ve Amerikan rüyasının beklediğimiz ya da düşündüğümüzün aksine o pembe ve hayal dolu görünümünün ardında aslında bir çok vazgeçiş ve geride bırakmayı gerektirdiğini, aslında bu başarının bir çok şeyi de kaybetmek olduğunun üzerinde duruyor film.

21 Mayıs 2013 Salı

EĞİTİMİN DOĞAL SÜRECİ VE İLK KREŞ GÜNLERİ


              Merhaba hayatın kokusu takipçileri,hepinize günaydın.Oğlum kreşe başladı ;yarın bir hafta olacak. Ağustos ayında 3 yaşını dolduracak,eylülde vermeyi düşünüyorken birden bu kreş mevzusu gündeme geldi.Poyrazım,aşkım, çok hareketli,girişken,öğrenme isteğiyle dolu bir çocuk(maaşallah).Ve onda gördüğümüz bu gelişmeler, biran evvel başlaması gerektiği düşüncesini getirdi bize...Bu yaşa kadar anneyle geçirdiği zaman  ve annenin ,babanın verdiği eğitimden sonra  kreş , eğitiminin  devamı için gerekliydi.Evde, anne çocuğuyla muhakkak ilgileniyor.Ama bu yetersiz kalıyor.Anne devamlı ilgilenemeyince , gündelik işleriyle de meşgul olunca bir zamandan sonra kaliteli bir zaman geçirmesi için çocuğunu kreşe göndermekte çözüm buluyor benim gibi......
             Anne ve çocuğun arasında bu yaşa kadar olan duygusal bağ ,sevgi,  işleri biraz zorlaştırıyor.ilk 3 gün hiç problem çıkarmadan okuluna gitti,her şey yolundaydı;bu, benide öğretmenlerini de şaşırttı aslında,öğretmeni"çok uyumlu bir çoçuk,bize sorun çıkarması gerek" dedi.ilk defa benden ayrıldığı için doğal olarak diğer çocuklar gibi ağlamasını ,zor ayrılmasını bekliyorduk.Ben, mutlu oldum uyumlu olmasına  ama içten içe ağlıyordum oğlumdan ayrıldığıma............. farkettimki zamanla;oğlum,duygularını bastırıyor ve bu da ileride sorun çıkması demek.Her şey doğal sürecinde devam etmeli .....ve bugün oğlum,""okula gitmeyeceğim "diye ağlarken; gözlerinden süzülen yaşlar benimkilerle birleşti  ve gönlüme yara oldu sanki...güçsüz olmak ,güçsüz görünmek istemiyorum,vazgeçmemeliyiz.Oğlum ,okuluna alışacak ,bir hafta sonra daha istekli olacak biliyorum,olması gereken bir süreci yaşıyoruz.Bu günleri ,şimdi olmazsa bir kaç ay sonra, o zaman da olmazsa seneye yaşayacağız.Bu yollardan elbet geçeceğiz herkes gibi........
                                                                                                                          Hayatın kokusu




20 Mayıs 2013 Pazartesi

KÜÇÜK ŞEYLER


                                  
         Üstün Dökmen akademik kitapların yanı sıra,kısmen akademik,kısmen popüler sayılabilecek iki psikoloji kitabı yazmıştır.(iletişim çatışmaları ve empati ile varolmak,gelişmek,uzlaşmak)Bunlar daha çok meslektaşlarına psikoloji ve psikolojik danışmanlık öğrencilerine yöneliktir.Bazı okuyucularım'daha rahat anlaşılır bir kitap istediler' diyor Prof.dr.Üstün Dökmen....Ve böylece Küçük şeyler kitabını yazmış.. .
         Kitapta, temel konulara,özellikle toplumun ihtiyacı olduğu düşünülen ve seminerlerinde izleyenlerin etkilendiklerini gözlediği konulara yer vermiş Üstün Dökmen...Ayrıca Küçük Şeyler adlı televizyon programıda ilgiyle izlendi.


Küçük Şeyler kitabından önemli sözler;Küçük farklılıkları yakalayamamak,ötekileri yanlış algılamamıza,zaman zaman da mutsuz olmamıza yol açar...
                                                                 Enstantane küçük bir andır;ama o anı yakaladığınızda, o an ömür boyu karşınızdadır...
                                                                 Yaşamınızdaki küçük şeylerde büyük tatlar bulmak sizin sorumluluğunuzdur.
                                                                 Polyannacılık, yaşama devam edebilmek için,gerektiğinde sıkıntılarla baş edebilme sanatıdır. 
...ÜSTÜN DÖKMEN DEN GERÇEK BİR ÖYKÜ;
                                         SABAH SABAH AĞAÇ OLMAK
 Büyük kızım küçükken - sanırım anaokuluna gidiyordu.Sabahları yatağında 5 dakika otururdu,ben de karşısına otururdum.Küçük spontan bir oyun oynardık.Ben bir hayvan,eşya veya bitki rolüne girerdim, o kendisi olurdu ve karşılıklı bir drama veya fabl diyebileceğimiz bir şey sergilerdik.
                     Bir sabah uyandı,oturup battaniyeye sarıldı ve "hadi bana bir ağaç ol"dedi.O sabah,canım sıkkındı,keyfim yoktu;son günlerde irili ufaklı birçok olay moralimi bozmuştu.İçime baktım,oyun oynamak istemediğimi hissettim ve dürüstçe bunu kızıma söylemeye karar verdim."canım benim"dedim"bu sabah keyfim yok,canım sıkılıyor,ağaç olmak istemiyorum."Bir an durdu ve parmağını uzatarak "Baba tamam" dedi" o zaman üzgün bir ağaç ol"Tekrar içime baktım,neşeli bir ağaç olmak istemiyordum,ama üzgün bir ağaç olabilirdim.
                Ve üzgün ağaç oldum.Birilerinin meyvelerimi taşladığını,insanların canımı sıktığını anlattım.Anlattıkça,hafifledim,ferahladım.Beş dakika bittiğinde ferahlamıştım.(ifade edilen sıkıntı,çoğunlukla bizi rahatlatır.)
              Kıssadan hisse:Yaşamın her zerresi kutsaldır,değerlendirilmelidir.Güzelliklerden güzellikler çıkar; ama sıkıntılardan da güzellikler çıkarmak mümkündür..............................................................................                                                          Evde veya işyerinde yüzde yüz haklı olduğunuza inansanız bile,bunu  illede karşınızdakine söyletmeyin.
                                                             Hatamız olunca birbirimizi eleştirelim ama olumlu davranışlarımızı da vurgulayalım ,övelim.
                                                                     

17 Mayıs 2013 Cuma

LADESÇİ

Ladesçi'nin kahramanı Cemil lades oynamayı çok sevmektedir,bu yüzden adı ladesçiye çıkar.Ancak olaylar geliştikçe anlarız ki aslında toplumda herkes herkesle ve kendisiyle lades oynamaktadır,kandırmaya çalışmaktadır.Roman boyunca Cemil'le Ayvaz'ın yanında , şaşırtıcı,bolca güldüren,güldürürken düşündüren,merakla okunan sürükleyici yaşam öykülerini izleyerek yolculuk edeceksiniz.Bu yolculukta Üstün Dökmen kendi yaşamının kerteriz defterinden parçalar sunuyor sizlere.
           Eski balıkçılar hangi balığın hangi mevsimde  nerede bulunduğunu gösteren kerteriz defterleri yazarlarmış.Cemil ile Ayvaz'a yol gösteren kerteriz defteri,denizlerdeki sahte ve gerçek zenginlikleri anlatıyor kendince.Kitabı bitirdiğinizde yaşamın olanaklarına ilişkin değerli bir harita kalacak elinizde.

Hayatın kokusu

Translate