20 Aralık 2012 Perşembe

MENTAL ARİTMETİK NEDİR?

Mental aritmetik eğitimi, 5-14 yaş grubu çocuklar için uygulanabilen beyin geliştirme programıdır.Çocukların hesap makinesi,kağıt ,kalem kullanmadan aritmetik işlemleri çok hızlı ve doğru biçimde yapmasına olanak sağlar.Bellek,konsantrasyon,gözlem odaklanma ve reflekslerini geliştirerek beyin sağ ve sol loblarının gelişmesine ciddi katkıda bulunur.
               Çocuğun bu eğitime başlaması için en uygun zaman 0' dan 9' a kadar olan sayıları yazmaya başladığı dönemdir.Anaokulundan itibaren,ilkokul 1. ve/veya 2. sınıfa kadar,çocukların en iyi öğrenme ve kavrama beyin gücüne sahip oldukları dönemdir.Çocuk, matematik kavramlarını anlamaya başladığında,beynin yeteneklerini ve özümsel yapısını beslemek için en doğru zamana gelmiş demektir.Abaküs temelli beyin geliştirme programı matematik ve hesaplamalar ile ilgili kavramların temel eğitimini sunar.Ayrıca bu yöntem çocuğun okul derslerindeki yükünü azaltır.
                                                                                                        
                                                BEYİN GELİŞİMİNİN EVRELERİ
  • 3 YAŞ:Beynin %60 gelişmesi beklenir.Çocuğun algısının en yüksek olduğu zamandır.
  • 3-8 YAŞ:Beyin%20 daha gelişmiştir.Öğrenme ve algılama 3 yaşındaki çocuklar gibi değildir.Ancak daha fazla olanaklar sağlanırsa çocuk şaşırtıcı sonuçlar elde edebilir.
  • 8-14 yaş:Beyin % 10 daha gelişmiştir.Eğer öğrenmeye bu yaşta başlanırsa,büyük çaba harcamak gerekir.
  • 14 YAŞ SONRASI:Eğer çocuk öğrenmeye bu yaşta başlarsa,olumlu sonuç almak daha da zorlaşır.Daha çok disiplinli çalışmak zorundadır.
                                      ABAKÜS TEMELLİ BEYİN GELİŞTİRME PROGRAMI İLE ABAKÜS ÖĞRENMENİN AVANTAJLARI NELERDİR?
  • Kararlılığı ve hesaplama becerisinin hızlılığını mantıksal nedenlerle artırır.
  • Hafızayı güçlendirir.
  • Anlama seviyesini ve hızını artırır.
  • Daha uzun konsantrasyon süresi sağlar.
  • Daha yüksek öğrenim kapasitesi  ve özsaygı sağlar.
  • Hayal gücü yeteneğini ve görsel hafızayı artırır.
  • Daha üstün gözlem/zihinsel canlandırma(hayal etme)yeteneği sağlar.
  • Kesin hüküm verme/dinleme becerisi kazandırır.
  • Öğrenirken eğlenmenin ve stresi azaltmanın huzurunu yaşatır.

TUVALET EĞİTİMİ

Genellikle çocuklar yürümeye başladıktan sonra idrar ve dışkıyı tutacak istemli kasları da gelişmeye başlar.Bu eğitime yavaş yavaş 12-15 aylar arasında başlayabilirsiniz.Ancak hiçbir zaman zorlayıcı olmamalıdır.Genellikle büyük abdestin eğitimi iki yaş civarında tamamlanır.Gece altını ıslatmalar  da üç-dört yaşına dek sürebilir.Bunları olağan karşılamak,çocuğun bu konuda inatlaşmasına neden olacak baskılardan kaçınmak,onunla alay etmemek ve cezalandırmamak çok önemlidir.İdrarını yada büyük abdestini söylediğinde alkışlamak,ödüllendirmek,mutlu yüzler çizmek,bir hafta hiç altını ıslatmamışsa ona bir hediye almak gibi yöntemlerle idrarını ve dışkısını söylemesini teşvik edebiliriz ama cezalandırmak asla önerilmez ruhsal yönden çocuğu yaralayabilir. 


kaynak.Arda gürsel,Beril koparal ,Almıla öztosun.                            Tuvalet eğitimi, çocuğun sosyal gelişiminde önemli bir basamaktır. Her çocuğun tuvalet eğitimine hazır olma yaşı farklıdır Bazıları 18-24 ay arası buna hazır olma belirtileri gösterirken, bazı çocukta ise 30 aya kadar beklemek gerekecektir. 

ÇOCUĞUN TUVALET EĞİTİMİNE HAZIR OLDUĞUNU GÖSTEREN İPUÇLARI:
                
Çocuk, gündüzleri en az 2 saat kuru kalmaktadır.
Öğle uykularından kuru kalkmaktadır.
Bağırsak hareketleri belli zamanda gerçekleşmekte, önceden tahmin edilebilmektedir.
Tuvalet ihtiyacını çeşitli hareketlerle veya sözle ifade etmektedir.
Çocuk; basit talimatlara uymakta, banyoya gidebilmekte ve soyunabilmektedir.
Bezi kirlenince rahatsız olmaktadır.
Tuvaleti kullanmak istemektedir.
Bunun dışında , çocuğun eğitime duygusal olarak ta hazır olması gereklidir. Eğer direniyorsa, onu zorlamayın! Sadece biraz daha zamana ihtiyacı olabilir. Zorlayıcı bir tuvalet eğitimi, çocuğun kendini kötü hissetmesine yol açar, kalıcı problemlere, kabızlığa yol açabilir.Ev taşıma, kardeş doğumu, ailede ölüm, ayrılık gibi stresli dönemler denemeye başlamak için uygun zamanlar değildir.
dr NİLÜFER TOPRAKÇI
                                                                       

19 Aralık 2012 Çarşamba

TAKI MODASI

Her kadının mücevher tutkusu vardır.Ve bir mücevher sade bir kıyafeti bir anda  gecenin yıldızı yapar.Her yıl olduğu gibi bu yılda  takının öncüleri var.Bu sene  sallantılı küpeler,yaka kolyeler,kelepçe bileklikler ve iri yüzükler moda.
Altınbaş koleksiyonuna ait mücevherlerdir...

18 Aralık 2012 Salı

BEBEĞİN ANNE SÜTÜNDEN AYRILMASI......

Merhaba hayatın kokusu takipçileri,bugün size içinde olduğum bir durumu ve bu konuda edindiğim bilgileri hayatın kokusu tadında anlatmaya çalışacağım........Emzirme anne ve bebeğinin arasındaki bağı güçlendiren  bir durumdur.Aralarındaki sevgi
bu süreç devam ettikçe daha da büyür,ve annenin yeri apayrı bir yerdedir bebek için....ilk 6 ay annesütüne devam etmelidir.Daha sonra anne ve bebeğin durumuna göre  sütten kesme gerçekleşebilir.En uygun zaman 1 yaş sonrasıdır.,bazı uzmanlara görede bu sınır 2 yaştır.Bebeğin  1 yaş sonrasında emmek için çok sık uyanması  buna bağlı olarak ortaya çıkan uykusuzluk ve emdiği için gıda alımında azlık görülmesi  sonucu sütten kesmede yarar vardır.Sütten kesme anne ve bebeği için zor bir süreçtir.Bu anne ve bebeğin arasındaki bağı asla koparmaz fakat anne duygusal davrandığı zaman ciddi problemler yaşayabilir.Anne kararlı olmalıdır bebeğine bunu uygun dille anlatmalıdır.Artık sütünü bardaktan içeceğini,bu durumun büyümüş olduğu ile ilgisi olduğunu anlatmalıdır.Ve bebeğiyle yemek zamanları daha da yakından ilgilenmeli ,gerekirse onu kendi beslemelidir.şefkati hissettirmelidir anne.....Bu emzirmek kadar önemlidir .Anne bebeğiyle daha çok vakit geçirmeli daha çok oyunlar oynamalıdır.Tabiki bu süreç zamanla olmalı,ilk zamanlar,gündüz emzirmeleri azalmalı ,daha sonra sınır koyulmalı bebeğe ve sadece hava kararınca emmesi gerektiği anlatılmalıdır.ve bir süre sonrada bebeğin  yatağına yattığında emmeden uyuması sağlanmalıdır,şu an oğlumla her akşam onun yatağına uzanıyoruz ve o bana 'anne hadi kitap okuyalım 'diyor.ve resimlere  bakarak anlatmaya çalışıyor kitaptakileri...bazen gözlerimin içine öyle bir bakıyorki içimi yakıyor o bakışları ama artık emzirmeyeceğimi anladığı için üstüne gitmemeye çalışıyor sanki resimlere bakmaya devam ediyor ve bir süre sonra uyuyakalıyor...her anne gibi bu durum beni de zorluyor.Oğluma hissettirmemeye çalışıyorum ama o ağladıkça zor zamanlar geçiriyorum.Bugün 4.gün  ve geçsin istiyorum,unutsun diyorum.Gerekli bu ikimizin sağlığı içinde, bir süre sonra aşırı olan her durum zarar vermeye başlıyor çünkü.....  ama hala bir umudu var benim umudumunda olduğu gibi.........(                                                                              HAYATIN KOKUSU

17 Aralık 2012 Pazartesi

HÜCRESEL ESTETİK

Cilt altında kalojen ve elastin liflerinin azalmasıyla yüz çizgileri oluşuyor. Derinin dermis denilen derin tabakası zamanla inceliyor, buradaki cildi yenileme hücrelerinin (fabrika hücreleri) sayısı azalıyor. Hücre tedavisinde, derinin içindeki fabrika hücreleri (yani cildi yenileyen hücreleri) alıp laboratuvar ortamında çoğalttıktan sonra gerekli bölgeye enjekte ediliyor. Bu hücreler cildi yenilemeye yardımcı oluyor.Kulak arkası hem operasyonun kolaylığı hem de yaranın gizlenmesi açısından uygun. Buradan alınan hücreler laboratuvar ortamında 3 hafta boyunca özel koşullarda ortalama 30 milyon hücre olana kadar çoğaltılıyor ve kırışıklıkların olduğu bölgelere enjekte ediliyor.Bu yöntem yüzdeki derinleşmiş çizgileri, oluşan boşlukları doldurmak için kullanılıyor. Derin çizgileri canlı malzeme üreten hücrelerinizle dolduruyorsunuz, üstüne üstlük bu hücreler orada dolgu malzemesi üretmeye başlıyorlar. Yani canlı bir tamir sistemi enjekte etmiş oluyorsunuz.
İkinci kullanma yöntemi daha çok fibroterapi diye tarif ediliyor. Bu yöntemde fabrika hücreleri yüzün her tarafına iğne ile ekiliyor. Dolayısıyla cildin kendisini yenileme kapasitesi artırılmış oluyor.
Bu iki yöntem cerrahi yöntemlerin alternatifi olamaz. Orta yaşlı, 35-50 yaş arasındaki hastalarda kullanılıyor. Eğer belli yerlerde çok derin çizgiler varsa bu yöntemlerle doldurma tercih ediliyor. Bu da hem deriyi kalınlaştırıyor, hem de derinin kolojen üretimini arttırıyor. Buradaki genç hücreler çoğaltılıyor Kırışıklıkların dolmasının yanı sıra zamanla artan bir iyileşme ve oluşacak kırışıklıkların önlenmesi hedefleniyor. Bu bir çeşit gençlik ve zamanı durdurma aşısı olarak yorumlanabilir. Sadece 5-10 dakikalık bir işlem. Kulak arkası iğneyle uyuşturuluyor ve çok küçük bir deri parçası alınıyor. Daha sonra o bölgeye küçük bir klips takılıyor. Hasta normal hayatına dönüyor. Duşunu alıyor, sporunu yapıyor, işine gidiyor. Hiçbir kızarma ya da morluk oluşmuyor. Hastadan alınan parça özel bir sıvı içinde laboratuvara gönderiliyor. Burada çoğaltılıyor. Üç hafta sonra hasta kliniğe ikinci kez çağırılıp hücreler enjekte ediliyor.

16 Aralık 2012 Pazar

BU SABAH....

Günaydın ,bembeyaz bir örtüyle karşıladı bu sabah bizi,bu görüntü çok mutlu ediyor insanı....Kara karşı kahvaltı yapmanın tadı bir başka hayatın kokusu takipçileri......Hemen kar olmayan şehirlerimiz için birkaç poz çektim...iyi günler diliyorum...

Çocuk Gelişiminde ORFF nedir ?

Orff-Schulwerk'in Temel Görüşleri:
  • Dans ve müzik insanın bedensel, ruhsal ve zihinsel gücünün elementer biçimde dışa vurumudur.
  • Dil, dans ve müzik çocuğun birbirinden ayırmadığı hareket alanıdır.
  • Başlangıçtan beri şarkıya çalgı eşlik eder.
  • Kulaktan kulağa geçen veya nota yazımı yapılan müziği veya geleneksel dans formlarını uygularken yaratıcılık katılır.
  • Her insan kendini (duygularını) müzik ve hareketle ifade etme potansiyeline sahiptir.

    Orff-Schulwerk'in geliştirilmesi için yıllar içinde çeşitli ülkelerde birçok uzmanın yaptığı çalışmalarda bu fikirlerin ve modellerin yalnız erken eğitimde değil, gençlerin ve yetişkinlerin eğitim sürecinde de kullanılabileceği ortaya çıkmıştır. Orff-Schulwerk'in sosyal pedagojide ve terapide kullanımı özellikle önem kazanmıştır.
GUNILD KEETMAN
CARL ORFF
Orff-Schulwerk kavramının anlam ve içeriğini doğru ifade edebilecek bir Türkçe karşılık bulma denemesi:
Giriş Notu
Aşağıda / ekte okuyacağınız "Orff-Schulwerk'in Türkçe Karşılığı Nedir?" başlıklı makalenin yazarı Katja Ojala Koçak Mozarteum Üniversitesi Orff Enstitüsü mezunudur. 1998 - 2005 yılları arasında Türkiye'de 'Elementer Müzik ve Hareket Eğitimi' konusunda yetişkinler ve çocuklarla birçok çalışma yapmış olan Koçak, Orff Merkezinin ilk müdürüdür. Türkçe bilgisi, konu ile ilgili Türkçe teknik terimleri ve tanımları karşılaştırıp irdeleyecek düzeydedir. Söz konusu yazı Almanca dışındaki dillerde sorun oluşturan 'Schulwerk' tanımının Türkçedeki kullanımını ele almaktadır. Üniversitelerimizde ve diğer eğitim kurumlarında Orff-Schulwerk Elementer Müzik ve Hareket Eğitimi çalışmaları yapan eğitimcilerimizin bu konudaki görüşlerini Orff Merkezi ile paylaşmalarını bekliyoruz.
Fatoş Auernig
Orff Merkezi Müdürü
ORFF-SCHULWERK'in Türkçe Karşılığı Nedir?
Katja Ojala Koçak
(Çeviri: Nazan Laslo)
Terminolojide Karmaşa
Türkiye'de müzik eğitimi alanında Orff-Schulwerk konusundaki çalışmalar on yıllardır sürmesine rağmen, Orff Merkezi kuruluncaya kadar bu konuda bir literatür oluşmamış ve bilimsel metinlerin çevirileri yapılmamıştır. Bazı araştırmacılar ve bu alanda akademik çalışma yapanlar kendi amaçları doğrultusunda konu kapsamındaki bazı metinleri Türkçeye çevirmiş veya bu işi çevirmenlere yaptırmışlardır. Bunun doğal sonucu olarak terminolojide bir karmaşa ortaya çıkmış, ortak kavramları içeren bütünsel bir dil meydana gelmemiştir. Prof. Ali Uçan bu sorunu 2003 yılındaki Uluslararası Orff Sempozyumunun açılış konuşmasında şöyle ele almıştır: ". Buna Orff'un 'Elementer Müzik Eğitimi' adlandırmasına dayanılarak önceleri 'Elementer Müzik Eğitimi' deniliyordu; sonraları onun yanı sıra 'Orff Öğretisiyle Elementer Müzik Eğitimi', 'Orff Anlayışıyla Elementer Müzik Eğitimi' ve 'Orff Anlayışı Çerçevesinde Elementer Müzik Eğitimi' de denilir oldu. Bugün de böyle denilmesi sürdürülmekle birlikte bunların yanı sıra 'Orff Öğretisiyle Temel Müzik Eğitimi' ya da 'Orff Anlayışıyla Temel Müzik Eğitimi' de deniliyor." (Uçan: Türkiye'de Müzik Eğitiminin Gelişimi, Orff Okul Öğretisinin Tanımı - Uygulanımı - Uyarlanımı ve Orff Anlayışıyla Temel Müzik Eğitiminin Genel Durumu; s. 11, 2003). Bu tanımlamalardan hiç birinin, Orff-Schulwerk'te müzikle ayrılmaz bir bütün oluşturan "Hareket", "Dans" veya "Hareket / Dans Eğitimi", "Dil" veya "Dil Eğitimi" kavramlarını içermemesi dikkat çekicidir.
http://www.dilokulum.com/images/OrffPage1.jpg 
"Schulwerk" Kavramı
"Schulwerk" sözünün içeriğini anlayabilmek için tarihsel, pedagojik gelişimi bilmek gerekir.
"Orff-Schulwerk tanımlaması ilk kez 1930 yılında Carl Orff ile Schott yayınevinin (Schott-Verlag) görüşmeleri sırasında ortaya çıkmıştır. Bu tanım Paul Hindemith'in op. 44 Schulwerk für Instrumentalzusammenspiel ile Elma ve Erich Doflein'in Geigenschulwerk yapıtlarının başlıklarına dayanır. Schulwerk belli becerileri öğrenmeye yarayan bir taslak / tasarım anlamını taşır." (Kugler: Zur Geschichte des Orff-Schulwerks; s. 64, 2003).
Yirminci yüzyılın başları Almanca konuşulan ülkelerde reformist eğitim dönemidir. Bu pedagojik reformun kökleri eskilere uzanır: Daha on dokuzuncu yüzyılın başında Pestalozzi, insanın kendiliğinden yapma eylemi üstüne yazmıştır. Jungmair (Das Elemantare, s. 15, 1992) Pestalozzi'den şu alıntıyı yapar: "Elementer eğitim fikri, insan türünün kalıtımsal özelliklerinin ve gücünün eğitilmesi ve geliştirilmesinin doğaya uygun olması fikrinden başka bir şey değildir." Müzik eğitimi alanında Bela Bartok, Zoltan Kodaly ve Emile Jaques Dalcroze kendi konseptlerini ortaya çıkarmışlardır. Genel pedagoji sahasında Maria Montessori'nin "birbirinden tümüyle farklı varlıklar olarak çocuklar ve yetişkinler" hakkındaki görüşleri yaygınlık kazanmıştır. (Jungmair, Das Elementare, s. 31, 1992). Yaparak öğrenmeyi tanımlayan "Werkschule" kavramı da aynı sırada ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyılın başlarında Georg Kerschensteiner "Arbeitsschule" tanımını yerleştirmiştir: Ezberleyerek öğrenmeye ve kitaba dayalı okulun karşısına çıkan farklı seçenekler bu başlık altında toplanmıştır: "Kendiliğinden yapma uğraşının ve eylemin pedagojik ve yöntemsel bir nitelik olarak görülüp dikkate alınmasıyla pasif öğrenim biçimleri aşılır." (Henrike Beck, Rixta Schliep: Reformpädagogik, internet, 1996). Eylem ve kendiliğinden, içten gelen itki ile yapma konusundaki prensipler Orff-Schulwerk'in genel pedagojik prensipleri içinde yer alır: "Müzik ve dans olgusu insanı tüm antropolojik boyutlarıyla -devimsel, duygusal, zihinsel ve sosyal olarak- içine alır. Müzik yapan / dans eden insan üretim, çoğaltım, alma ve yansıtma gibi çok değişik çalışmalarda kendi yaratıcı kişiliğini ve birlikte oluşturma becerisini yaşayarak görür." (Jungmair: Elementare Musik- und Bewegungserziehung - Prinzipien und Grundlagen; s. 44, 2003).
"Schulwerk" sözcüğü belli tarihsel koşullardan gelir. Bu sözcüğün Carl Orff tarafından seçimi, o dönemdeki (reformist) eğitim politikalarının yarattığı atmosferin, kendi çevresinin etkilerinin ve müzik eğitimi konusundaki devrimci düşüncelerinin bir sonucudur. "Pedagoji ile ilgili fikirlerin kaynağı nedir sorusuna, doğal yeteneği işaret ederek yeterli bir yanıt verilemez. Besteci olarak ve Günther okulundaki öğretmenlik görevinin yanında Orff, yirminci yüz yılın ilk yarısındaki reformist eğitim hareketinin gelişimini izlemiş midir? Birçok kişi ve kuruluş eğitimin derinliği, şema karşısında kişilik, doğaya, sanata, müzik ve dansa yakınlık konularıyla ilgilenmiştir. .Zihinsel, ahlaki ve bedensel boyutları geliştiren sosyal ve ortak çalışmaya yönelik eğitim o dönemde önemli bir buluş olarak ortaya çıkmıştı." (Regner: Carl Orff und seine pädagogischen Ideen; s. 68, 2002). Werner Thomas'a göre Orff, sözcük seçimiyle yüzyılın başındaki ideolojik iklime katılmamıştır: "Orff-Schulwerk'in etkisinin tarihi aynı zamanda yanlış anlamaların da tarihidir. 20'li ve 30'lu yılların bilincini yansıttığı ve bu yüzden ideolojik olduğu itirazı yakın olduğu kadar yanlıştır da. Zira bu belirleme eserin/ işin kendisini değil, yorumunu, müzik eğitiminin kuram ve uygulama olarak onu hangi koşullarda benimsediğini göstermektedir." (W. Thomas: Musica Poetica, s. 45, 1977).

15 Aralık 2012 Cumartesi

KEYİF KÖŞELERİ

Keyif yaptığımız,kahvemizi yudumladığımız,hoş sohbetler ettiğimiz köşemiz;güzel dizayn edildiğinde evin bir parçası olmayı hakedecek alanımız,küçük büyük farketmez biraz çabayla yaşanılası hale getirilebilir.İşte sizlere örnek olacak,seçim yapmanızı sağlayacak balkon görselleri ........Cute Balcony Ideas PhotoDecorating A Balcony With Plantsprivate balcony decorations plans 670x454 Rustic Apartment with a Beautiful Design and Simple Decor Brilliantbalconies with plants and flowersBeautiful Balcony Interior Design

12 Aralık 2012 Çarşamba

VİZYONDAKİ FİLMLER

Çakallarla Dans 2: Hastasıyız DedeKayinço Gökhan (Şevket Çoruh), Del Piero Hikmet (Murat Akkoyunlu), Muhasebeci Servet (İlker Ayrık) ve Köfte Necmi (Timur Acar)… Çakallık yaptıkları için hapse giren kahramanlarımız içerde zor günler geçirmektedir. Mahalleden, sevdiklerinden ve futboldan uzak kaldıkları için mutsuzdurlar. Günün birinde suçlular üzerinde yapılacak tıbbi bir deney için kobay arandığını öğrenirler. İşin ucunda şartlı tahliye olduğunu öğrenen kahramanlarımız bu deneyde gönüllü kobay olmayı kabul ederler. Suç önleyici ilaçları kullanmaya başlayan ekip, dışarı çıktıklarında çakallık yapmayacaklarına dair birbirlerine söz verirler. Ama unuttukları bir sey vardır: Mesele çakal olmak değildir, asıl mesele çakallarla dans edebilmektir.


UçuşOscar ödüllü Denzel Washington, uçuş esnasında gerçekleşen bir felaketin ardından zorunlu iniş yaparak yolcuların neredeyse tamamının hayatını kurtaran deneyimli pilot Whip Whitaker’ı canlandırıyor. Kazanın ardından Whip, kahraman ilan edilse de kazaya dair daha fazla şey öğrenildikçe bunun kimin hatası olduğuna ve o uçakta neler yaşandığına dair cevapsız sorular belirmeye başlıyor.
 


 Çalıntı HayatBaşka bir yazarın eseriyle üne kavuşan yazar başına gelecekleri kesinlikle beklememektedir.




 Annem Bir DinozorErnie evde anne ve babasının baskısından çok sıkılmış bir çocuktur ve bir o kadar da yaramazdır; üstelik kız kardeşi onu sürekli şikayet etmektedir. Bir gün en yakın dostu Max ile beraber Dinozor Müzesi’ne giderler ve fosil sergi alanında başlarını belaya sokarlar.Ve maceraları böyle başlar...

 Açlığa DoymakBirbirlerinden farklı dünyalarda yaşayan üç insanın sıradan hayatlarının, ölümü dileyecek kadar büyük bir azaba dönüşmesini anlatıyor. Açlığa Doymak,“Ruhsal bir azap bedensel bir acıyla yenilebilir mi? İnsan en temel ihtiyacı olan yeme içme arzusunu bir amaç uğruna kesebilir mi” sorusuna cevap arıyor.

 Evrenin Askerleri: İntikam Günü 3DLuc ve Andrew, Evrenin Askerleri tarafından yönetilen yeni bir düzen için savaş vermek zorundadırlar. Luc, Evrenin Askerleri’ni bir araya getiren bir kilise kurmuştur, amacı Evrenin Askerleri’nin beyinlerine kazınan anıları silmek ve hükümetin oyunlarını ortaya çıkartarak Evrenin Askerleri’ni özgür kılmaktır.


 

SON BULUYOR........

              merhaba tekrar,bugün hediyeyi açıklayacağımı söylemiştim.Bu kolye bloğun üye sayısı 50 ye ulaştığında çekilişle hak kazanacak kişiye aynı gün gönderilecektir.Kargo ücreti bize aittir. 

YENİ KİTAPLAR

Obsidiyen  (Lux 1)
Her şeye yeniden başlamak çok berbat.

Annemle birlikte Batı Virginia'ya taşındığımızda, kendimi

sıkıcı işlere adamıştım, ta ki tüyler ürpertici yeşil gözleri ve

kaslı vücuduyla yan komşumuz karşımda dikilene kadar.

Ama işler tahmin ettiğiniz gibi gitmedi.

O, ağzını açtı.

Daemon hem kabaydı hem de kendini beğenmiş bir pislikti.

Birbirimizden hoşlanmamıştık. Tam hikâye burada bitiyordu

ki bir kazaya uğradım ve Daemon zamanı dondurarak beni

kurtardı.

Yakışıklı uzaylı komşum üzerimde bir iz bırakmıştı.

Yanlış okumadınız. O, bir uzaylı. Daemon ve kız kardeşinin

yeteneklerini çalmak isteyen düşmanları vardı ve Daemon'ın

bıraktığı iz bütün düşmanları başıma toplamıştı.

Bu korkunç durumdan canlı kurtulmak içinse tek yapmam

gereken üzerimdeki uzaylı izi etkisini yitirene kadar

Daemon'ın yanından ayrılmamaktı.

"Obsidiyen'e bayıldım. Romanı bir gecede bitirmeye, kendinizi

Daemon'a kaptırmaya ve serinin ikinci kitabı için sabırsızca

beklemeye hazır olun."

-Deborah Cooke, The Dragon Diaries-

"Daemon ve Katy, ateşle barut gibi. Her bölüm nefesinizi kesecek ve dahası için yalvaracaksınız."

-Jus Accardo, Touch-

"Armentrout'un yeni serisinin ilk kitabı başından sonuna hiç

azalmayan bir heyecanla akıp gidiyor."

-RT Book Reviews-


Kalbimdeki Mühür
Andrea Kane

Kalbimdeki Mühür

Tenimdeki Mühür ’ün çok satan yazarı

Breanna Colby tüm hayatı boyunca korkunun uçurumlarında yaşamıştır ve tek neşe kaynağı yakın zamanda çok sevgili kuzeni Anastasia’yla yeniden bir araya gelmesidir. Şiddet yanlısı babasının hapse tıkılmasıyla birlikte, baskı altında yaşamış genç kadın kozasından çıkıp o güne kadar yaşayamadığı bütün güzellikleri yaşayabilecektir. Ancak bütün gölgelerin ortadan kaybolmadığını ve geçmişten gelen bir belanın hem kendisine hem de Anastasia’ya sinsi sinsi yaklaştığını fark eder. Yetkililer, karanlıklarda pusuda bekleyen kiralık katili yakalayamayınca Colby ailesi yakalanması zor olan kişileri bulma konusunda bir numara olan, zeki ve teklifsiz Royce Chadwick’e başvururlar. 

İnatçı, özgür ruhlu Royce ise kendi koyduğu kurallara göre hareket eden, yalnızlığı seven biri olmuştur her zaman. Zayıflığa çok az tahammülü vardır. Narin Breanna Colby onu oldukça şaşırtmıştır, çünkü genç kadının kırılgan dış görünüşünün altında aslında çok güçlü biri vardır. İkisi yan yana, çok büyük bir tehlikeyle yüzleşirken Royce var olduğunu bile hayal etmediği bir kadını keşfeder –bu çok hoşuna gitmese de gönlünü kaptırdığı kadını. Ama Royce önce davranıp katili öldürmediği sürece Breanna’yla bir gelecekleri asla olmayacaktır.




Bravo bana! Kaybettim :( Şu dünyada kaybetmemem gereken tek şeyi kaybettim. Nişan yüzüğümü! Magnusun üç nesillik aile yadigarı. 
Ve şimdi, tam da annesiyle babasının döndüğü gün kaybettim. Kaybetmek için o günü buldum. Derin derin nefes al, Poppy. 
Olumlu düşün :) 
Bir hayır yemeğinde kızlarla iki kadeh şampanya devirdikten sonra Poppynin hayatı bir anda tepetaklak oldu. Yalnızca nişan yüzüğünü kaybetmekle kalmadı, arkasından yaşanan panikte cep telefonundan da oldu. Titrek bacaklarla otelin lobisinde dört dönerken, bir çöp kutusunda terkedilmiş bir telefon buldu. E, mal bulanındır demişler! Artık otele bir numara bırakabilirdi. Kaderinde vardı demek

Numaran Bende Var Açıklama

Polisiye / Edebiyat


O Muhteşem Hayatınız
“Hangisi gerçek hayatım benim? Kendi yaşadığım mı, onun anlattığı mı?” 
Ünü dünyayı sarmış Türkiyeli bir primadonna, bir diva... Onunla ilgili her türlü fotoğrafı, ses kaydını, gazete kupürünü toplamayı hayatının amacı edinmiş, tutkulu hayranı bir müzik öğretmeni... Annesinin izini süren genç bir kadın...Eski fotoğrafların ayrıntılarında gizli, derin bir sır: sadece Diva’nın yaşamının değil, Türkiye’nin yakın tarihinin puslu, karanlık bir kesiti... 

Muhteşem hayatlar, parlak dekorların arkasında neler saklar? Muhteşem, ışıltılı, kusursuz görünen yüzümüzde, kendi kendimizden bile sakladığımız ne yıkımlar gizlidir? Kendini tanımak, kendi gerçeğiyle yüzleşmek insanı nerelere sürükler? Oya Baydar, beklenen romanı O Muhteşem Hayatınız’da, her biri kendi kimliğini arayan roman kahramanlarıyla, insanın ve bu coğrafyanın derinliklerine götürüyor bizi. Roman, derinlerde saklı gerçeklerle yüzleşmeye hazır okurunu bekliyor.




Devrimin Kızları
1968 senesi. Cape Wilde kasabasındaki prestijli ama maddi sıkıntılar içindeki bir erkekler okuluna, müdürünün bütün itirazlarına rağmen kayıt esnasında yapılan bir hata nedeniyle ilk kez bir kız öğrenci kabul edilir: Carol Faust on beş yaşında, siyah, parlak, dik başlı bir kızdır.

Peki erkekler okulunda ilk kız olmak nasıl bir şeydir? Carolyn Cooke, genç kızların ve kadınların yaşamları, babası olmayan kızların yaşadığı dipsiz çaresizlik, radikal bir toplumsal değişimin zirvesindeki seçkin bir New England kasabasındaki paternalist iktidarın yarattığı erozyon hakkında son derece zeki ve duygulara hitap eden bir roman yazmış. Dilinin keskinliği, çizdiği betimlemelerin canlılığı ve yansıttığı ahlaki ve duygusal çıkmazlardan doğan kurnaz kışkırtmalarıyla dikkat çeken Devrimin Kızları sıra dışı bir güce ve güzelliğe sahip.

Devrimin Kızları, tarihin önemli anlarını simgeleyen karakterlerle kurulmuş başarılı olay örgüsüyle dramatik bir toplumsal roman. Romanın tek bir cümlesinin bile havada asılı kalmasına izin vermeyen Cooke gerçeği kurguyla öyle iyi harmanlamış ki her bir satırı okura bir tür meydan okuma hissi veriyor; kadınların özgürleşmesinin şafağını, cinsel devrimde seslerini duyurabilmek için verdikleri haklı mücadelelerini hatırlatıyor...

Hayatın kokusu

Translate