Hayata dair her ne var ise bulacak,hayatın kokusunu doya doya içinize çekeceksiniz.......hayatın kokusu. Hayat ancak geriye doğru baktığında anlaşılabilir,ama hep ileriye doğru yaşanır..SOREN KİERKEGAARD.
20 Aralık 2012 Perşembe
MENTAL ARİTMETİK NEDİR?
Mental aritmetik eğitimi, 5-14 yaş grubu çocuklar için uygulanabilen beyin geliştirme programıdır.Çocukların hesap makinesi,kağıt ,kalem kullanmadan aritmetik işlemleri çok hızlı ve doğru biçimde yapmasına olanak sağlar.Bellek,konsantrasyon,gözlem odaklanma ve reflekslerini geliştirerek beyin sağ ve sol loblarının gelişmesine ciddi katkıda bulunur.
Çocuğun bu eğitime başlaması için en uygun zaman 0' dan 9' a kadar olan sayıları yazmaya başladığı dönemdir.Anaokulundan itibaren,ilkokul 1. ve/veya 2. sınıfa kadar,çocukların en iyi öğrenme ve kavrama beyin gücüne sahip oldukları dönemdir.Çocuk, matematik kavramlarını anlamaya başladığında,beynin yeteneklerini ve özümsel yapısını beslemek için en doğru zamana gelmiş demektir.Abaküs temelli beyin geliştirme programı matematik ve hesaplamalar ile ilgili kavramların temel eğitimini sunar.Ayrıca bu yöntem çocuğun okul derslerindeki yükünü azaltır.
BEYİN GELİŞİMİNİN EVRELERİ
Çocuğun bu eğitime başlaması için en uygun zaman 0' dan 9' a kadar olan sayıları yazmaya başladığı dönemdir.Anaokulundan itibaren,ilkokul 1. ve/veya 2. sınıfa kadar,çocukların en iyi öğrenme ve kavrama beyin gücüne sahip oldukları dönemdir.Çocuk, matematik kavramlarını anlamaya başladığında,beynin yeteneklerini ve özümsel yapısını beslemek için en doğru zamana gelmiş demektir.Abaküs temelli beyin geliştirme programı matematik ve hesaplamalar ile ilgili kavramların temel eğitimini sunar.Ayrıca bu yöntem çocuğun okul derslerindeki yükünü azaltır.
BEYİN GELİŞİMİNİN EVRELERİ
- 3 YAŞ:Beynin %60 gelişmesi beklenir.Çocuğun algısının en yüksek olduğu zamandır.
- 3-8 YAŞ:Beyin%20 daha gelişmiştir.Öğrenme ve algılama 3 yaşındaki çocuklar gibi değildir.Ancak daha fazla olanaklar sağlanırsa çocuk şaşırtıcı sonuçlar elde edebilir.
- 8-14 yaş:Beyin % 10 daha gelişmiştir.Eğer öğrenmeye bu yaşta başlanırsa,büyük çaba harcamak gerekir.
- 14 YAŞ SONRASI:Eğer çocuk öğrenmeye bu yaşta başlarsa,olumlu sonuç almak daha da zorlaşır.Daha çok disiplinli çalışmak zorundadır.
- Kararlılığı ve hesaplama becerisinin hızlılığını mantıksal nedenlerle artırır.
- Hafızayı güçlendirir.
- Anlama seviyesini ve hızını artırır.
- Daha uzun konsantrasyon süresi sağlar.
- Daha yüksek öğrenim kapasitesi ve özsaygı sağlar.
- Hayal gücü yeteneğini ve görsel hafızayı artırır.
- Daha üstün gözlem/zihinsel canlandırma(hayal etme)yeteneği sağlar.
- Kesin hüküm verme/dinleme becerisi kazandırır.
- Öğrenirken eğlenmenin ve stresi azaltmanın huzurunu yaşatır.
TUVALET EĞİTİMİ
Genellikle çocuklar yürümeye başladıktan sonra idrar ve dışkıyı tutacak istemli kasları da gelişmeye başlar.Bu eğitime yavaş yavaş 12-15 aylar arasında başlayabilirsiniz.Ancak hiçbir zaman zorlayıcı olmamalıdır.Genellikle büyük abdestin eğitimi iki yaş civarında tamamlanır.Gece altını ıslatmalar da üç-dört yaşına dek sürebilir.Bunları olağan karşılamak,çocuğun bu konuda inatlaşmasına neden olacak baskılardan kaçınmak,onunla alay etmemek ve cezalandırmamak çok önemlidir.İdrarını yada büyük abdestini söylediğinde alkışlamak,ödüllendirmek,mutlu yüzler çizmek,bir hafta hiç altını ıslatmamışsa ona bir hediye almak gibi yöntemlerle idrarını ve dışkısını söylemesini teşvik edebiliriz ama cezalandırmak asla önerilmez ruhsal yönden çocuğu yaralayabilir.
kaynak.Arda gürsel,Beril koparal ,Almıla öztosun. Tuvalet eğitimi, çocuğun sosyal gelişiminde önemli bir basamaktır. Her çocuğun tuvalet eğitimine hazır olma yaşı farklıdır Bazıları 18-24 ay arası buna hazır olma belirtileri gösterirken, bazı çocukta ise 30 aya kadar beklemek gerekecektir.
ÇOCUĞUN TUVALET EĞİTİMİNE HAZIR OLDUĞUNU GÖSTEREN İPUÇLARI:
kaynak.Arda gürsel,Beril koparal ,Almıla öztosun. Tuvalet eğitimi, çocuğun sosyal gelişiminde önemli bir basamaktır. Her çocuğun tuvalet eğitimine hazır olma yaşı farklıdır Bazıları 18-24 ay arası buna hazır olma belirtileri gösterirken, bazı çocukta ise 30 aya kadar beklemek gerekecektir.
ÇOCUĞUN TUVALET EĞİTİMİNE HAZIR OLDUĞUNU GÖSTEREN İPUÇLARI:
Çocuk, gündüzleri en az 2 saat kuru kalmaktadır.
Öğle uykularından kuru kalkmaktadır.
Bağırsak hareketleri belli zamanda gerçekleşmekte, önceden tahmin edilebilmektedir.
Tuvalet ihtiyacını çeşitli hareketlerle veya sözle ifade etmektedir.
Çocuk; basit talimatlara uymakta, banyoya gidebilmekte ve soyunabilmektedir.
Bezi kirlenince rahatsız olmaktadır.
Tuvaleti kullanmak istemektedir.
Bunun dışında , çocuğun eğitime duygusal olarak ta hazır olması gereklidir. Eğer direniyorsa, onu zorlamayın! Sadece biraz daha zamana ihtiyacı olabilir. Zorlayıcı bir tuvalet eğitimi, çocuğun kendini kötü hissetmesine yol açar, kalıcı problemlere, kabızlığa yol açabilir.Ev taşıma, kardeş doğumu, ailede ölüm, ayrılık gibi stresli dönemler denemeye başlamak için uygun zamanlar değildir.
dr NİLÜFER TOPRAKÇI
19 Aralık 2012 Çarşamba
TAKI MODASI
Her kadının mücevher tutkusu vardır.Ve bir mücevher sade bir kıyafeti
bir anda gecenin yıldızı yapar.Her yıl olduğu gibi bu yılda takının öncüleri var.Bu sene sallantılı küpeler,yaka kolyeler,kelepçe bileklikler ve iri yüzükler moda.
Altınbaş koleksiyonuna ait mücevherlerdir...
18 Aralık 2012 Salı
BEBEĞİN ANNE SÜTÜNDEN AYRILMASI......
Merhaba hayatın kokusu takipçileri,bugün size içinde olduğum bir durumu ve bu konuda edindiğim bilgileri hayatın kokusu tadında anlatmaya çalışacağım........Emzirme anne ve bebeğinin arasındaki bağı güçlendiren bir durumdur.Aralarındaki sevgi
bu süreç devam ettikçe daha da büyür,ve annenin yeri apayrı bir yerdedir bebek için....ilk 6 ay annesütüne devam etmelidir.Daha sonra anne ve bebeğin durumuna göre sütten kesme gerçekleşebilir.En uygun zaman 1 yaş sonrasıdır.,bazı uzmanlara görede bu sınır 2 yaştır.Bebeğin 1 yaş sonrasında emmek için çok sık uyanması buna bağlı olarak ortaya çıkan uykusuzluk ve emdiği için gıda alımında azlık görülmesi sonucu sütten kesmede yarar vardır.Sütten kesme anne ve bebeği için zor bir süreçtir.Bu anne ve bebeğin arasındaki bağı asla koparmaz fakat anne duygusal davrandığı zaman ciddi problemler yaşayabilir.Anne kararlı olmalıdır bebeğine bunu uygun dille anlatmalıdır.Artık sütünü bardaktan içeceğini,bu durumun büyümüş olduğu ile ilgisi olduğunu anlatmalıdır.Ve bebeğiyle yemek zamanları daha da yakından ilgilenmeli ,gerekirse onu kendi beslemelidir.şefkati hissettirmelidir anne.....Bu emzirmek kadar önemlidir .Anne bebeğiyle daha çok vakit geçirmeli daha çok oyunlar oynamalıdır.Tabiki bu süreç zamanla olmalı,ilk zamanlar,gündüz emzirmeleri azalmalı ,daha sonra sınır koyulmalı bebeğe ve sadece hava kararınca emmesi gerektiği anlatılmalıdır.ve bir süre sonrada bebeğin yatağına yattığında emmeden uyuması sağlanmalıdır,şu an oğlumla her akşam onun yatağına uzanıyoruz ve o bana 'anne hadi kitap okuyalım 'diyor.ve resimlere bakarak anlatmaya çalışıyor kitaptakileri...bazen gözlerimin içine öyle bir bakıyorki içimi yakıyor o bakışları ama artık emzirmeyeceğimi anladığı için üstüne gitmemeye çalışıyor sanki resimlere bakmaya devam ediyor ve bir süre sonra uyuyakalıyor...her anne gibi bu durum beni de zorluyor.Oğluma hissettirmemeye çalışıyorum ama o ağladıkça zor zamanlar geçiriyorum.Bugün 4.gün ve geçsin istiyorum,unutsun diyorum.Gerekli bu ikimizin sağlığı içinde, bir süre sonra aşırı olan her durum zarar vermeye başlıyor çünkü..... ama hala bir umudu var benim umudumunda olduğu gibi.........( HAYATIN KOKUSU
bu süreç devam ettikçe daha da büyür,ve annenin yeri apayrı bir yerdedir bebek için....ilk 6 ay annesütüne devam etmelidir.Daha sonra anne ve bebeğin durumuna göre sütten kesme gerçekleşebilir.En uygun zaman 1 yaş sonrasıdır.,bazı uzmanlara görede bu sınır 2 yaştır.Bebeğin 1 yaş sonrasında emmek için çok sık uyanması buna bağlı olarak ortaya çıkan uykusuzluk ve emdiği için gıda alımında azlık görülmesi sonucu sütten kesmede yarar vardır.Sütten kesme anne ve bebeği için zor bir süreçtir.Bu anne ve bebeğin arasındaki bağı asla koparmaz fakat anne duygusal davrandığı zaman ciddi problemler yaşayabilir.Anne kararlı olmalıdır bebeğine bunu uygun dille anlatmalıdır.Artık sütünü bardaktan içeceğini,bu durumun büyümüş olduğu ile ilgisi olduğunu anlatmalıdır.Ve bebeğiyle yemek zamanları daha da yakından ilgilenmeli ,gerekirse onu kendi beslemelidir.şefkati hissettirmelidir anne.....Bu emzirmek kadar önemlidir .Anne bebeğiyle daha çok vakit geçirmeli daha çok oyunlar oynamalıdır.Tabiki bu süreç zamanla olmalı,ilk zamanlar,gündüz emzirmeleri azalmalı ,daha sonra sınır koyulmalı bebeğe ve sadece hava kararınca emmesi gerektiği anlatılmalıdır.ve bir süre sonrada bebeğin yatağına yattığında emmeden uyuması sağlanmalıdır,şu an oğlumla her akşam onun yatağına uzanıyoruz ve o bana 'anne hadi kitap okuyalım 'diyor.ve resimlere bakarak anlatmaya çalışıyor kitaptakileri...bazen gözlerimin içine öyle bir bakıyorki içimi yakıyor o bakışları ama artık emzirmeyeceğimi anladığı için üstüne gitmemeye çalışıyor sanki resimlere bakmaya devam ediyor ve bir süre sonra uyuyakalıyor...her anne gibi bu durum beni de zorluyor.Oğluma hissettirmemeye çalışıyorum ama o ağladıkça zor zamanlar geçiriyorum.Bugün 4.gün ve geçsin istiyorum,unutsun diyorum.Gerekli bu ikimizin sağlığı içinde, bir süre sonra aşırı olan her durum zarar vermeye başlıyor çünkü..... ama hala bir umudu var benim umudumunda olduğu gibi.........( HAYATIN KOKUSU
17 Aralık 2012 Pazartesi
HÜCRESEL ESTETİK
Cilt altında kalojen ve elastin liflerinin azalmasıyla yüz çizgileri
oluşuyor. Derinin dermis denilen derin tabakası zamanla inceliyor,
buradaki cildi yenileme hücrelerinin (fabrika hücreleri) sayısı
azalıyor. Hücre tedavisinde, derinin içindeki fabrika hücreleri (yani
cildi yenileyen hücreleri) alıp laboratuvar ortamında çoğalttıktan sonra
gerekli bölgeye enjekte ediliyor. Bu hücreler cildi yenilemeye yardımcı
oluyor.Kulak arkası hem operasyonun kolaylığı hem de yaranın gizlenmesi açısından uygun. Buradan alınan hücreler laboratuvar ortamında 3 hafta boyunca özel koşullarda ortalama 30 milyon hücre olana kadar çoğaltılıyor ve kırışıklıkların olduğu bölgelere enjekte ediliyor.Bu yöntem yüzdeki derinleşmiş çizgileri, oluşan boşlukları doldurmak için kullanılıyor. Derin çizgileri canlı malzeme üreten hücrelerinizle dolduruyorsunuz, üstüne üstlük bu hücreler orada dolgu malzemesi üretmeye başlıyorlar. Yani canlı bir tamir sistemi enjekte etmiş oluyorsunuz.
İkinci kullanma yöntemi daha çok fibroterapi diye tarif ediliyor. Bu yöntemde fabrika hücreleri yüzün her tarafına iğne ile ekiliyor. Dolayısıyla cildin kendisini yenileme kapasitesi artırılmış oluyor.
Bu iki yöntem cerrahi yöntemlerin alternatifi olamaz. Orta yaşlı, 35-50 yaş arasındaki hastalarda kullanılıyor. Eğer belli yerlerde çok derin çizgiler varsa bu yöntemlerle doldurma tercih ediliyor. Bu da hem deriyi kalınlaştırıyor, hem de derinin kolojen üretimini arttırıyor. Buradaki genç hücreler çoğaltılıyor Kırışıklıkların dolmasının yanı sıra zamanla artan bir iyileşme ve oluşacak kırışıklıkların önlenmesi hedefleniyor. Bu bir çeşit gençlik ve zamanı durdurma aşısı olarak yorumlanabilir. Sadece 5-10 dakikalık bir işlem. Kulak arkası iğneyle uyuşturuluyor ve çok küçük bir deri parçası alınıyor. Daha sonra o bölgeye küçük bir klips takılıyor. Hasta normal hayatına dönüyor. Duşunu alıyor, sporunu yapıyor, işine gidiyor. Hiçbir kızarma ya da morluk oluşmuyor. Hastadan alınan parça özel bir sıvı içinde laboratuvara gönderiliyor. Burada çoğaltılıyor. Üç hafta sonra hasta kliniğe ikinci kez çağırılıp hücreler enjekte ediliyor.
İkinci kullanma yöntemi daha çok fibroterapi diye tarif ediliyor. Bu yöntemde fabrika hücreleri yüzün her tarafına iğne ile ekiliyor. Dolayısıyla cildin kendisini yenileme kapasitesi artırılmış oluyor.
Bu iki yöntem cerrahi yöntemlerin alternatifi olamaz. Orta yaşlı, 35-50 yaş arasındaki hastalarda kullanılıyor. Eğer belli yerlerde çok derin çizgiler varsa bu yöntemlerle doldurma tercih ediliyor. Bu da hem deriyi kalınlaştırıyor, hem de derinin kolojen üretimini arttırıyor. Buradaki genç hücreler çoğaltılıyor Kırışıklıkların dolmasının yanı sıra zamanla artan bir iyileşme ve oluşacak kırışıklıkların önlenmesi hedefleniyor. Bu bir çeşit gençlik ve zamanı durdurma aşısı olarak yorumlanabilir. Sadece 5-10 dakikalık bir işlem. Kulak arkası iğneyle uyuşturuluyor ve çok küçük bir deri parçası alınıyor. Daha sonra o bölgeye küçük bir klips takılıyor. Hasta normal hayatına dönüyor. Duşunu alıyor, sporunu yapıyor, işine gidiyor. Hiçbir kızarma ya da morluk oluşmuyor. Hastadan alınan parça özel bir sıvı içinde laboratuvara gönderiliyor. Burada çoğaltılıyor. Üç hafta sonra hasta kliniğe ikinci kez çağırılıp hücreler enjekte ediliyor.
16 Aralık 2012 Pazar
BU SABAH....
Günaydın ,bembeyaz bir örtüyle karşıladı bu sabah bizi,bu görüntü çok mutlu ediyor insanı....Kara karşı kahvaltı yapmanın tadı bir başka hayatın kokusu takipçileri......Hemen kar olmayan şehirlerimiz için birkaç poz çektim...iyi günler diliyorum...
Çocuk Gelişiminde ORFF nedir ?
Orff-Schulwerk'in Temel Görüşleri:
|
||
GUNILD KEETMAN
|
CARL ORFF
|
|
Orff-Schulwerk kavramının anlam ve içeriğini doğru ifade edebilecek bir Türkçe karşılık bulma denemesi:
|
||
Giriş Notu
Aşağıda / ekte okuyacağınız "Orff-Schulwerk'in Türkçe Karşılığı Nedir?" başlıklı makalenin yazarı Katja Ojala Koçak Mozarteum Üniversitesi Orff Enstitüsü mezunudur. 1998 - 2005 yılları arasında Türkiye'de 'Elementer Müzik ve Hareket Eğitimi' konusunda yetişkinler ve çocuklarla birçok çalışma yapmış olan Koçak, Orff Merkezinin ilk müdürüdür. Türkçe bilgisi, konu ile ilgili Türkçe teknik terimleri ve tanımları karşılaştırıp irdeleyecek düzeydedir. Söz konusu yazı Almanca dışındaki dillerde sorun oluşturan 'Schulwerk' tanımının Türkçedeki kullanımını ele almaktadır. Üniversitelerimizde ve diğer eğitim kurumlarında Orff-Schulwerk Elementer Müzik ve Hareket Eğitimi çalışmaları yapan eğitimcilerimizin bu konudaki görüşlerini Orff Merkezi ile paylaşmalarını bekliyoruz.
Fatoş Auernig
Orff Merkezi Müdürü |
||
ORFF-SCHULWERK'in Türkçe Karşılığı Nedir?
Katja Ojala Koçak
(Çeviri: Nazan Laslo)
Terminolojide Karmaşa
Türkiye'de müzik eğitimi alanında Orff-Schulwerk konusundaki çalışmalar on yıllardır sürmesine rağmen, Orff Merkezi kuruluncaya kadar bu konuda bir literatür oluşmamış ve bilimsel metinlerin çevirileri yapılmamıştır. Bazı araştırmacılar ve bu alanda akademik çalışma yapanlar kendi amaçları doğrultusunda konu kapsamındaki bazı metinleri Türkçeye çevirmiş veya bu işi çevirmenlere yaptırmışlardır. Bunun doğal sonucu olarak terminolojide bir karmaşa ortaya çıkmış, ortak kavramları içeren bütünsel bir dil meydana gelmemiştir. Prof. Ali Uçan bu sorunu 2003 yılındaki Uluslararası Orff Sempozyumunun açılış konuşmasında şöyle ele almıştır: ". Buna Orff'un 'Elementer Müzik Eğitimi' adlandırmasına dayanılarak önceleri 'Elementer Müzik Eğitimi' deniliyordu; sonraları onun yanı sıra 'Orff Öğretisiyle Elementer Müzik Eğitimi', 'Orff Anlayışıyla Elementer Müzik Eğitimi' ve 'Orff Anlayışı Çerçevesinde Elementer Müzik Eğitimi' de denilir oldu. Bugün de böyle denilmesi sürdürülmekle birlikte bunların yanı sıra 'Orff Öğretisiyle Temel Müzik Eğitimi' ya da 'Orff Anlayışıyla Temel Müzik Eğitimi' de deniliyor." (Uçan: Türkiye'de Müzik Eğitiminin Gelişimi, Orff Okul Öğretisinin Tanımı - Uygulanımı - Uyarlanımı ve Orff Anlayışıyla Temel Müzik Eğitiminin Genel Durumu; s. 11, 2003). Bu tanımlamalardan hiç birinin, Orff-Schulwerk'te müzikle ayrılmaz bir bütün oluşturan "Hareket", "Dans" veya "Hareket / Dans Eğitimi", "Dil" veya "Dil Eğitimi" kavramlarını içermemesi dikkat çekicidir.
"Schulwerk" Kavramı
"Schulwerk" sözünün içeriğini anlayabilmek için tarihsel, pedagojik gelişimi bilmek gerekir.
"Orff-Schulwerk
tanımlaması ilk kez 1930 yılında Carl Orff ile Schott yayınevinin
(Schott-Verlag) görüşmeleri sırasında ortaya çıkmıştır. Bu tanım Paul
Hindemith'in op. 44 Schulwerk für Instrumentalzusammenspiel ile Elma ve
Erich Doflein'in Geigenschulwerk yapıtlarının başlıklarına dayanır.
Schulwerk belli becerileri öğrenmeye yarayan bir taslak / tasarım
anlamını taşır." (Kugler: Zur Geschichte des Orff-Schulwerks; s. 64, 2003).
Yirminci
yüzyılın başları Almanca konuşulan ülkelerde reformist eğitim
dönemidir. Bu pedagojik reformun kökleri eskilere uzanır: Daha on
dokuzuncu yüzyılın başında Pestalozzi, insanın kendiliğinden yapma
eylemi üstüne yazmıştır. Jungmair (Das Elemantare, s. 15, 1992)
Pestalozzi'den şu alıntıyı yapar: "Elementer eğitim fikri, insan
türünün kalıtımsal özelliklerinin ve gücünün eğitilmesi ve
geliştirilmesinin doğaya uygun olması fikrinden başka bir şey değildir."
Müzik eğitimi alanında Bela Bartok, Zoltan Kodaly ve Emile Jaques
Dalcroze kendi konseptlerini ortaya çıkarmışlardır. Genel pedagoji
sahasında Maria Montessori'nin "birbirinden tümüyle farklı varlıklar olarak çocuklar ve yetişkinler"
hakkındaki görüşleri yaygınlık kazanmıştır. (Jungmair, Das Elementare,
s. 31, 1992). Yaparak öğrenmeyi tanımlayan "Werkschule" kavramı da aynı
sırada ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyılın başlarında Georg
Kerschensteiner "Arbeitsschule" tanımını yerleştirmiştir: Ezberleyerek
öğrenmeye ve kitaba dayalı okulun karşısına çıkan farklı seçenekler bu
başlık altında toplanmıştır: "Kendiliğinden yapma uğraşının ve
eylemin pedagojik ve yöntemsel bir nitelik olarak görülüp dikkate
alınmasıyla pasif öğrenim biçimleri aşılır." (Henrike Beck, Rixta
Schliep: Reformpädagogik, internet, 1996). Eylem ve kendiliğinden, içten
gelen itki ile yapma konusundaki prensipler Orff-Schulwerk'in genel
pedagojik prensipleri içinde yer alır: "Müzik ve dans olgusu insanı
tüm antropolojik boyutlarıyla -devimsel, duygusal, zihinsel ve sosyal
olarak- içine alır. Müzik yapan / dans eden insan üretim, çoğaltım, alma
ve yansıtma gibi çok değişik çalışmalarda kendi yaratıcı kişiliğini ve
birlikte oluşturma becerisini yaşayarak görür." (Jungmair: Elementare Musik- und Bewegungserziehung - Prinzipien und Grundlagen; s. 44, 2003).
"Schulwerk"
sözcüğü belli tarihsel koşullardan gelir. Bu sözcüğün Carl Orff
tarafından seçimi, o dönemdeki (reformist) eğitim politikalarının
yarattığı atmosferin, kendi çevresinin etkilerinin ve müzik eğitimi
konusundaki devrimci düşüncelerinin bir sonucudur. "Pedagoji ile ilgili fikirlerin kaynağı nedir sorusuna,
doğal yeteneği işaret ederek yeterli bir yanıt verilemez. Besteci
olarak ve Günther okulundaki öğretmenlik görevinin yanında Orff,
yirminci yüz yılın ilk yarısındaki reformist eğitim hareketinin
gelişimini izlemiş midir? Birçok kişi ve kuruluş eğitimin derinliği,
şema karşısında kişilik, doğaya, sanata, müzik ve dansa yakınlık
konularıyla ilgilenmiştir. .Zihinsel, ahlaki ve bedensel boyutları
geliştiren sosyal ve ortak çalışmaya yönelik eğitim o dönemde önemli bir
buluş olarak ortaya çıkmıştı." (Regner: Carl Orff und seine
pädagogischen Ideen; s. 68, 2002). Werner Thomas'a göre Orff, sözcük
seçimiyle yüzyılın başındaki ideolojik iklime katılmamıştır: "Orff-Schulwerk'in
etkisinin tarihi aynı zamanda yanlış anlamaların da tarihidir. 20'li ve
30'lu yılların bilincini yansıttığı ve bu yüzden ideolojik olduğu
itirazı yakın olduğu kadar yanlıştır da. Zira bu belirleme eserin/ işin
kendisini değil, yorumunu, müzik eğitiminin kuram ve uygulama olarak onu
hangi koşullarda benimsediğini göstermektedir." (W. Thomas: Musica Poetica, s. 45, 1977).
|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)